Dünya tarihinde sınırlı sayıda buluş, insanlık içinde dönüm noktasıdır. Ateşin keşfedilmesi… Tekerleğin, daha hızlı hareketteki yeri… Elektrik… Telefon… BİLGİSAYAR… Bu listeyi uzatmak elbette mümkün.

Ancak fark ettiniz BİLGİSAYARI büyük harfle yazdım.

Bugün elimizdeki akıllı telefonla çok çok daha düşük kapasitede, Türkiye’deki ilk bilgisayarın ODTÜ’de olduğunu hep duyardık.

1980’de internet kullanılmaya başladı. 1995’te engelsiz kullanım süreci… Sonuçta BİLİŞİM ÇAĞI, insanlık tarihinde her türlü ilerlemenin önü hep açıldı hem de kolaylaştı.

***

Bilişim çağına ayak uyduramayan uluslar, ülkeler, devletler, toplumlar, önce yerinde saymaya, sonrasında geride kalmaya ve sonunda, varlığıyla yokluğu arasında fark olmayan bir konuma gelmeye mahkumdur.

1980’ler, 1990’lar dün kadar yakındır. Kendi toplumsal yapımızda nereden nereye geldiğimizi bildiğimiz gibi, dünyanın teknoloji bağlamında nereden nereye geldiğini de günlük hayatımıza yansımalarıyla görüyoruz.

Bütün mesele, BİLİŞİM ÇAĞINDA, KENDİ BULUŞLARINIZLA, KENDİ MARKALARINIZLA YER ALMANIZDIR.

23 aktif üniversitemiz var. Bilgi üretme bakımından hamle yapan, neredeyse tek üniversitemiz Yakın Doğu Üniversitesi’dir. Üniversitelerimizin bilgi üretme kapasitesi ayrı bir yazı hatta çalıştay konusudur.

***

Türkiye’de miting ortamında değil, dinlemeye en uygun ortamda dinlemek istediğim bir kişiyi seçme hakkım olsa hiç ikilemsiz Selçuk Bayraktar, derim.

Selçuk Bayraktar, Türk teknoloji şirketi Baykar’ın........

© Kıbrıs Gazetesi