KKTC’de trafik kazalarının psikolojik yüzü
Trafik psikolojisi: Direksiyonda yalnız değiliz
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde son aylarda yaşadığımız trafik kazaları, artık sadece “talihsizlik” ya da “dikkatsizlik” diyerek geçiştiremeyeceğimiz bir noktaya geldi. Her kaza haberi ardından aynı cümleleri kuruyoruz: “Gençti… Daha hayatının başındaydı… Önlenebilirdi…” İşte tam da bu nedenle bu yazı sadece bir uyarı metni değil; sürücülere, karar vericilere ve topluma yönelik bir trafik psikolojisi çağrısıdır.
Trafik; sadece yol, araç ve kurallardan oluşmaz. Trafik aynı zamanda duygu, saygı, kontrol ve farkındalıktır. Direksiyon başında nasıl düşündüğümüz ve nasıl hissettiğimiz, çoğu zaman aracın modelinden ve yolun kalitesinden daha belirleyicidir.
Trafik kazaları neden olur?
Sadece “hız yaptım” değil
Kaza raporlarında sık gördüğümüz gerekçeler var: hız, alkol, dikkatsizlik, telefon kullanımı… Bunlar doğrudur; ancak bu davranışların psikolojik arka planını görmezsek sorunu tam teşhis edemeyiz.
-Duygusal aşırılık: Gün içinde yaşanan tartışmalar, eşler arası gerginlikler, iş stresi ya da kırgınlıklar direksiyona bizimle birlikte gelir. Öfkeli bir zihin, hız ve riski olduğundan küçük görür. “Bir an önce gideyim” düşüncesi güvenli sürüşü gölgeler.
-Alkol ve dürtü kontrolü: Alkol yalnızca refleksleri değil, yargılamayı da bozar. “Bana bir şey olmaz” yanılgısı, alkolün en tehlikeli sonucudur.
-Ben-merkezci sürüş (egosantrik sürüş): Bazı sürücüler yolu kendine ait bir alan gibi görür. Önüne geçen aracı “saygısızlık”, sollamayı “meydan okuma” gibi algılar. Bu psikoloji, trafikte........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein