Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) oluşumu, gelişimi ve genişlemesi, bölgenin barış, huzur ve istikrarı açısından umutları artırmıştı. Yine de öyledir. Hele KKTC’nin bu teşkilata, Türkiye’nin girişimleri sonucu ‘Gözlemci üye’ olarak alınması, bir aşama olarak kabul edilir. Özellikle Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, söz konusu üyelerden Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya gelmesi, TDT’nin aile fotoğrafında yer alması, Rum tarafı ile Yunanistan ve Avrupa Birliği’nce hazmedilebilecek gibi değildi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) olup biteni, hatta uçan kuşu bile takip eden Rum Yönetimi, TDT ile ilgili gelişmeleri mi takip etmeyecekti? Avrupa Birliği’ni (AB) de yanına alarak kolları sıvadı, çalışmaya başladı. Esasen AB, hangi konuda Rum tarafının yanında olmadı ki! Soruyu başka türlü de sorabiliriz. ‘Ne zaman Kıbrıs Türk tarafının veya Türkiye’nin yanında oldu?’

AB, Kıbrıslı Türklerin nazarında dürüst olsaydı, Annan Planı referandumunda verdiği sözleri yerine getirir ve referandum biter bitmez, ‘Mafiş kurban’ demezdi. El ele kol kola vererek, Türkiye’ye rağmen, KKTC’nin görünürlüğünün daha da yayılmasını önlemek, sekteye uğratmak için harekete geçtiler. ‘Kimlerdir bu ülkeler, bir yoklayalım’ dediler. Tabii Rum tarafının isteği ve dürtüsüyle… Zaten AB, Rum tarafının........

© Kıbrıs Gazetesi