Lefkoşa’da eylül…
Sonbaharın romantik ayı eylüldeyiz… Bunaltıcı sıcaklara veda etme anlamını taşıyan ay… Eylüle bir karşılama güzellemesi yapmanın yeridir diye düşündüm…
Sağlık açısından hiç de şakası olmayan Kıbrıs’ın korkunç sıcaklarını geride bırakıp sonbahara dalarken, mevsimsel bir sohbete adamak istedim bugün köşemi…
Biteviye akıp giden zaman içinde, geride bıraktığımız yaz ayları, aşırı sıcaklardan kaynaklanan ölümler, hastalıklar ve tedirginliklerle doludur hep… Kıbrıs’ın tarihi de zaten aynen işte böyle der…
***
Her yıl dayanılmaz yaz sıcaklarının yaşandığı Kıbrıs’ta özellikle temmuz ve ağustos, ısının tavan yaptığı aylardır. Eylül ayı, eksik olmayan ama yumuşayan sıcaklarına karşın, bir ferahlamayı da beraberinde getirir Kıbrıs’ın o kendine özgü iklimine…
İzin ve tatil hakkı olanlar, bu haklarını ille de temmuz ve ağustosta kullanmaya ve bıkkınlıkla harmanlanan bir telaşla serin yerlere kaçmaya çalışırlar. Kaçamayanların ve hele de ekmek parası adına kızgın güneşin altında çalışmak zorunda kalanların ise vay hallerine!.. Yanıp kavrulurlar…
Küresel ısınma nedeniyle ünlü ada sıcaklarının her yıl biraz daha şiddetlendiği Kıbrıs’ta, denizden uzak olan başkent Lefkoşa, bu sıcakların rekor kırdığı bölgedir.
Termometreye bakıldığında, Lefkoşa’daki ısının diğer bölgelere oranla birkaç derece daha yüksek olduğu yaz mevsimi boyunca hep görülür… Eylülle birlikte çıkagelen sonbahar ise, Lefkoşa’nın en güzel mevsimidir.
***
On bin yıl öncesinin Kıbrıslılarının bu bölgeyi başkent olarak seçme nedenlerinden biri de, yasemin kokulu........
© Kıbrıs Gazetesi
