Yürütmenin ‘nirvana’sı
Yargıçlar ‘adil’ mi olmalı ‘bizden’ mi olmalı?
Kolay bir soru; tabii ki ‘adil’ olmalı.
Yargıç adil olduğunda yani adaletli karar verdiğinde ‘biz’ zarar göreceksek yine adil mi olmalı?
Saçma! Yargıç adil davrandığında biz zarar görmeyiz ki… Biz haklıyız çünkü?
Nereden biliyorsun ‘biz’im haklı olduğumuzu?
Çünkü ‘biz’iz. ‘Biz’ olduğumuza göre haklıyız.
Adaletle ilgili bütün ilkeler, bütün ‘kelam-ı kibar’lar buharlaştı.
Gökyüzüne çıktılar. Bir gün kirli bir yağmur olarak başımıza yağabilirler.
Bir tek ‘biz’im haklı olduğumuz, ‘onlar’ın haksız olduğu ilkesi kaldı.
Haklı olmanın tek kriteri ‘biz’ olmak.
Mesele, yargının, gerçek adaletin kriterini keşfedecek ve her durumda ‘biz’im haklı olduğumuz gerçeğini özümseyecek niteliğe ulaşması.
Bu gerçekleştiği zaman, yargı ile yürütme tek bir özne haline gelir. Yargı ‘fena fi’l iktidar’ olur.
Burası yürütmenin nirvanasıdır.
Artık yargı, yürütmeyi bi hurufi lafz u savt (Harfsiz, kelimesiz ve sessiz) anlar.
Artık yargıya talimat vermeye bile lüzum yoktur.
Yargı, ne yapması gerektiğini kendi erdemiyle, kendisindeki kemalatla bilir.
Bir çeşit evrim sürecinin sonunda bu hale gelebilirsin.
Ama kolay değildir; bu kıvama ulaşmak için yürütmenin de yargının........
© Karar
