menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sırrı’yı nasıl bilirdiniz?

25 3
05.05.2025

Sizi bilmem, ben kendi bildiklerimden bahsedeceğim.

Şu dünyadaki güzel şeylerden biridir Sırrı Süreyya Önder’in sohbetinde bulunmak.

‘Yerli ve milli’ diye bir tabir var, yerli yersiz kullanılıyor. Sırrı için kullanılsa isabet olur.

Burun kıvıranlar olabilir. Bu bir hastalık; aciz kaldığınızda burnunuzu kıvırırsınız. Bir nevi savunma. Burnunuza sığınmak gibi bir şey.

Bence burun kıvıran birini gördüğünüzde seyredin, kaçırmayın.

Yerliliği nereden anlarsınız?

Mesela dilden. Kültürün dile yansımasından.

Söyleşilerinde, yazılarında bu topraklarda ne varsa kültür olarak, Sırrı Süreyya Önder kadar lisanında yaşatan kaç kişi tanıyorsunuz?

Ama solcuymuş!

Bizim ülkemizde solun en büyük talihsizliklerinden biri dine yabancılığıdır. Muhtemelen solculuğu Fransa’dan iktibas ettiğimiz için. (Bu arada, Türkiye’deki sağcılığın Kur’an-ı Kerim’deki “Ashab-ı Yemin” kavramını fazlasıyla istismar ettiğini bir kenara yazalım.)

Sırrı’nın dilinde bu kabil bir yabancılık bulamazsınız.

“Küllü nefsin zaikatül mevt” derken de “Davalının ahmağı derdini mübaşire anlatır” derken de…

Bu yerlilik, sığ, sadece gösterilen, içe işlemeyen bir nitelik değildir.

İsterseniz belgeli olsun, yazılarından misal verelim.

“Yazı-Tura: Bu toprağın evlatları birbirini gözünden sevmeye başlayacak” başlıklı T24’te yayımlanan bir yazısından. Yazı, yönetmen Uğur Yücel’e ve Yazı-Tura filmine dair. Ülkemizin büyük, onulamayan yaralarından birini de deşiyor.

Hangi yara? Kürt sorunu deyip geçiverdiğimiz yara.

Yazının bir yerinde şöyle diyor........

© Karar