Doğduğu yerden uzakta
31 Mart seçimlerinde mesaj alınmıştı. Ak Parti kurulduğu günden beri ilk kez CHP’ye yenilmişti. Partinin lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan “Sadece oy değil, kan ve ruh kaybettik” demişti. Herkes kongreyi bekliyordu.
Kongre yapıldı. Değişti mi bir şey?
Birçok şey değişti.
Listeler, isimler.
Erdoğan’ın tabiriyle “Ruh ve kan” geri geldi mi?
Miladı ne zamandır, tam kestiremiyorum. Belki birbirini takip eden olayların tamamının etkili olduğu bir süreçtir. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın ‘paralel’ savcılar tarafından ifadeye çağrılması ilk kıvılcım olabilir.
Gezi hadiseleri de bir travma etkisi yapabilecek mikyastaydı.
Menşei farklı olsa da keza 17-25 aralık.
Menşeinin farklı olması not edilmeye değer. Çünkü 17-25 Aralık Ak Parti’nin uzun süre aynı koalisyonda bir arada bulunduğu sonradan ‘paralel yapı’ daha da sonradan ‘FETÖ” diye adlandırılan ‘cemaat’in devlet içindeki uzantıları tarafından organize edilmişti.
O süreçler atlatıldı.
Gezi hadiseleri devletin orantısız kolluk gücüyle kontrol altına alındı. Daha mutedil bir yöntem tercih edilebilir miydi? Edilse o günlerin kutuplaşması bugünlere bu katılıkta taşınmayabilirdi. Düşünsenize, bugünlerde bile Gezi sebebiyle insanlar tutuklanıyor.
17-25 Aralık ise bir siyasi maharet ve dirayetle zapturapt........
© Karar
