menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hayır, bu Türklük Sözleşmesi değil!

155 4
04.08.2025

“Biz aşağıda imzası yer alanlar Türkiye’nin cumhuriyetçi birikimini bu iddianın arkasında durmaya çağırıyoruz: Barış ve kardeşlik istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin, Lozan Anlaşması’nın sorgulanmasını; mevcut sınırlarımızın tartışılmasını; yeni-Osmanlı hayallerini, Türkiye İmparatorluğu gibi gayrimeşru adlandırmaları, ümmetçiliği, etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı siyasal yapı ve kurumları istemiyoruz. Barış ve kardeşlik ve de bağımsız ve laik bir ülke, eşitlikçi bir düzen, planlı bir ekonomi istiyoruz. Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz.”

Sondaki cümlelere gelene kadar ki kısım 2000’lerin başında bir Genelkurmay Başkanlığı açıklaması olarak karşımıza çıkabilirdi.

İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin çözüm süreci karşıtı mitinglerinde de epey alkış alırdı.

Herhalde bu yüzden sonuna konuyla ilgisiz bir “planlı ekonomi istiyoruz” cümlesi eklendi ki bunun bir Türkiye Komünist Partisi bildirisi olduğu anlaşılsın.

Genel olarak kendilerini diğer sol partilerden, Kürt siyasetine mesafeli kızıl bir Kemalist-laik-ulusalcı çizgi benimseyerek ayrıştırmaya çalışan- hatta bu çizgiyi abartan parti elamanlarından biri gidip Osman Kavala’nın 9 yıldır hapiste olmasına neden olan ilk Sorosçu ihbarını savcılığa yapmıştı- TKP’nin böyle bir bildiri yayınlamasının haber değeri pek yok.

Ama 3 yıl öncesine kadar Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanı olan emekli Tuğamiral Yalçın Özkütük ile Korkut Boratav ve Nejat Yavaşoğlu’nu aynı bildirinin altına imza attıranın ne olduğu üzerine konuşmak gerek.

Çözüm süreci ve PKK’nın silah bırakması üzerine yazılmış bir bildiride konuyla ilgili olabilecek tek cümle, güzellik yarışmalarında edilmiş de olabilecek bir “Barış ve kardeşlik istiyoruz” cümlesi.

Geri kalan cümlelerde ise geleneksel ulusalcı-Kemalist-laik evhamlar, korkular sıralanmış.

Ama okuyunca en önce “Türkiye imparatorluğu gibi gayrimeşru adlandırmalar” cümlesi dikkat çekiyor.

Bu lafı duymamıştım, Googleladım.

Meğerse bu kadar sol, sosyalist, Kemalist entelektüel, gazeteci, akademisyen, aktivistin oturup karşısında bildiri imzaladıkları bu “gayrimeşru adlandırma”, AK Partili Mücahit Birinci’nin bir tweetinde geçiyormuş.

Türkiye’nin uçurumdan yuvarlanmasına neden olacak diğer kaygıları da en az bunun kadar kaygı verici.

Peki, son yüzyılda Türkiye’nin sınırlarına karşı en ciddi tehdit olan PKK, 50 yıl sonra silah bırakırken “Mevcut sınırlarımızı” bir bildiriye yazılacak kadar kim tartıştı acaba?

Hacı Yakışıklı mı?

PKK’nın kendini fesih bildirisindeki Lozan atıflarından “Lozan Anlaşması’nın sorgulanması”na varmışlar.

50 yıl silahla Lozan’ı sorgulatamayan PKK, silah bırakırken ortada bir sebep de yokken Lozan’ı sorgulatacakmış.

“Yeni-Osmanlı hayalleri”, “ümmetçilik” Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşmasına atıf. Erdoğan herhalde 15 yaşından beri ümmetçi ve yeni Osmanlı hayali içinde. 21 yıllık iktidarda ulaşılamamış bu hayallere PKK’nın silah bırakmasıyla nasıl varılacakmış?

PKK, Hamidiye Alayları mı olacak? Duran Kalkan, Horasan Erenleri gibi Balkanlara akıncı olarak mı gönderilecek?

“Etnik ve mezhepsel kimliklere dayalı siyasal yapı ve kurumlar” derken de Bahçeli’nin kapalı parti toplantısında Cumhurbaşkanı yardımcıları neden Kürt ve Alevi olmasın sözleri kastediliyor.

En şapka uçuran yer de burası.

İki yıl önce biri, gün gelecek MHP lideri “cumhurbaşkanı yardımcısı Kürt ve Alevi olsun, ne var” noktasına gelecek ama buna sosyalistler itiraz edecek dese kim inanırdı acaba?

Peki, nasıl olmuş da pek çoğu Kürt meselesiyle ilgili de bir bildirinin altına imza atabilecek bu kadar solcu çözüm süreciyle tetiklenip........

© Karar