menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dalkavukluktan mı, soytarılıktan mı çekiyoruz?

13 1
15.08.2025

Türkiye ne yazık ki, dalkavukluğun üzerinde kolaylıkla gelişip serpilebileceği; güç hiyerarşisi, güç merkezîleşmesi, katı otorite, sorgulanmazlık, eleştirilmezlik, tam sadakat, liderin yüceltilmesi gibi yapısal ve işlevsel zafiyetleri bünyesinde fazlasıyla taşıyan bir siyaset ve kamu yönetimi iklimine sahip.

Bir türlü hukuki zemine oturmayan ve rasyonelleşemeyen, buna karşılık liderin çevresini “patrimonyal sadakat ağlarının” sardığı Türk siyaset sisteminde ve onunla eklemlenen bürokratik yapıda; ehliyet ve liyakatın geri plana itilmesi sonucu, uzun süredir yetkin ve dürüst kadroların tasfiye edilmesi, buna karşılık dalkavukların yükselmesiyle kendini gösteren kronik bir “olumsuz seçilim” (negatif seleksiyon) süreci yaşanıyor.

Türkiye’deki gibi “tartışılmaz merkezi otorite” ve “karizmatik liderlik kültü” üzerinde inşa edilen siyasi rejimlerde, sistemin tümünü felce uğratma riski taşıyan bu sorun alanıyla ilgili ciddi bir zihin ve kafa karışıklığı var.

Bu bağlamda, “dalkavuk” ve “soytarı,” gündelik konuşma ve yazı dilinde sık sık kullandığımız, iki ayrı sözcük...

Derin tarihi, kültürel ve toplumsal köken farklılıkları olan bu sözcüklerin, çeşitli bağlamlarda birer terim ve kavram olarak taşıdıkları anlamları tam olarak ayırt edemiyoruz ve çoğu defa ikisini birbirine karıştırıyoruz.

Dalkavuk; bir menfaat, güç veya pozisyon elde etmek veya himaye sağlamak için sürekli öven, yücelten, abartılı biçimde iltifat eden kişidir.

Soytarı ise; güldürerek, esprili konuşarak veya şaklabanlık yaparak eğlendiren, bazen de hiciv yoluyla toplumsal ya da siyasal eleştiri yapan kişidir.

İki terimi, ortaya çıktıkları, yaygınlaştıkları ve kurumsallaştıkları toplumsal ve kültürel zemin ve geçtikleri tarihi ve siyasi süreçler açısından da incelemek gerekiyor:

-Dalkavuk, daha çok saraylarda; padişahlar, krallar ve devlet adamlarının, bazen de güç ve servet sahibi kişilerin etrafında görülür. Gücün aşırı merkezileştiği, tek kişinin iradesinin belirleyici olduğu ortamlarda öne çıkma fırsatı bulur. Güce erişimin, liyakatten çok kişisel sadakat ve övgü üzerinden sağlandığı toplumlarda güç kazanır.

Soytarı, ise özellikle Ortaçağ’da ve sonrasında Avrupa saraylarında hükümdarı ve halkı eğlendiren kişidir. Güçlü otoritenin çevresinde, ama aynı zamanda toplumun eğlence ve mizah ihtiyacının da baskılandığı ortamlarda; kralların yanında, tiyatro ve ritüel esaslı eğlencelerde görülür. Hem “gülme ihtiyacını karşılama,” hem de “iktidara dolaylı yoldan ayna tutma” işlevi üzerinden kendine yer edinir.

-Dalkavuğun temel amacı, pohpohladığı ve yücelttiği kişinin gözüne girmek ve ondan menfaat sağlamaktır. Davranışları samimiyetsiz, iki yüzlü ve yapmacıktır. Aynı zamanda, bütünüyle bir kişilik........

© Karar