Bir sesin tanıklığı: Atasoy Müftüoğlu’nun izinde…
Müslüman olmak, insanlığın bütünüyle ilgilenen, insanlığın bütünüyle konuşma yeteneğine sahip olan, çok yüksek bir bilinç düzeyine sahip olmayı gerektirir.” A. Müftüoğlu
Bu cümlelerin yazarı, yalnızca bir düşünce adamı değildir. Atasoy Müftüoğlu, bu topraklarda yaşayanlar için sadece bir entelektüel değil, fikrî namusunu kaybetmemişlerin son sığınağıdır.
O, bugünün riyakâr düzeninde Müslüman olmanın hâlâ ne anlama geldiğini hatırlatanlardandır. Erke yakın durmanın değil, hakikatin yanında olmanın erdemini savunan, sağcılığın ya da sözde muhafazakârlığın oluşturduğu düşünsel grilikle değil, adalet ve merhametle rengini bulan bir bilinç inşa etmeye çağıran bir uyarıcıdır. Bizi “mevcut olanla yetinmeye”, “göze sokulan başarı hikâyelerine iman etmeye” değil, “görülmeyeni görmeye”, “konuşulmayanı konuşmaya” davet eder. Modern çağın sahte aydınlarının gürültüsü arasında, onun sessiz ve köklü çağrısı şu kelimelerle yankılanır: cesaret, hesaplaşma ve istikamet.
Müftüoğlu’nun metinleri yalnızca düşünce üretmez, bir iklim kurar. Bu iklimde ne sağcı korkulara yer vardır ne de muhafazakâr konformizme. Mezhepçi bağnazlıkların, etnik üstünlükçülerin, kapitalist tüketim şehvetinin maskeleri düşer. Oportünist muhafazakârlığın iktidar hırsıyla sarhoş ettiği dindar kimliklerin nasıl içinin boşaltıldığını, mukaddes olanın çıkar ilişkilerine nasıl kurban edildiğini her metninde görürüz. Onun yazılarında iman, sadece Allah’a değil, hakikate, adalete, insanlığa olan sadakatin de adıdır.
Bugün, İslami düşünce hayatının niçin bu kadar sığlaştığını, ilahiyat dünyasının neden söyleyecek sözü kalmadığını, edebiyatın niçin vicdani bir dil kuramadığını anlamak istiyorsak, Müftüoğlu’nun metinlerinde o cevapsız kalan soruların izlerini sürmemiz gerekir. O, her seferinde başka bir körlüğü, başka bir suskunluğu, başka bir yalanı kazıyarak, bize sadece neyi savunmamız gerektiğini değil, neyle vedalaşmamız gerektiğini de açığa çıkartır.
Atasoy Müftüoğlu faydacı........
© Karar
