menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ah Türkistan

22 3
03.09.2025

Geçen senelerde sosyal medyada Uygur Türkü bir dedenin ağlayışına tanıklık etmiştim. “Şu sokaklarda gezen köpekler bile bizden daha iyi durumdadır” diyordu. O kaydı, o suratı, o ağlamayı hiç unutmuyorum. Bu yazıyı bu ezilen vicdanın parmaklarıyla yazıyorum.

Tarih, yalnızca zaferlerin şanlı sayfalarını değil, aynı zamanda utançların ağır izlerini de saklar. Çin ile Türk toplulukları arasındaki gerilim, Han ve Tang hanedanlıklarından bu yana sürüyor. Göçebe kavimler, kuzey sınırlarını tehdit eden bir unsur olarak görüldü. Surlar örüldü, seferler düzenlendi, asimilasyonun tohumları atıldı. Dün askeri bir meseleydi, bugün kültürel ve ideolojik boyutlara taşındı. Doğu Türkistan’da yaşananlar, kadim bir karşıtlığın dijital çağın aygıtlarıyla yeniden vücut bulmuş hâlidir.

Bir milyondan fazla Uygur ve Kazak, 2017’den bu yana “yeniden eğitim” adı verilen duvarların ardında tutuluyor. Özgürlüğünden koparılan bu insanlar, hafızalarından da soyuluyor. Kendi dilini konuşmak suç, dua etmek tehlike, kimliğini evladına bırakmak yasak. Zulmün en ağır yükü ise kadınların bedenine kazınıyor. BBC’nin kaydettiği tanıklıklar, zorla kısırlaştırılan, doğum kontrolüne zorlanan, cinsel şiddete maruz bırakılan kadınların hikâyelerini aktarıyor. Bir annenin rahminde kurulan denetim, aslında bir milletin geleceğini susturmak için kurulmuş alçak bir düzen.

Birleşmiş Milletler raporları bu uygulamaları “insanlığa karşı suç” olarak kayda geçirdi. Uygurların fabrikalardan tarlalara kadar pek çok sektörde zorla çalıştırıldığı ispatlandı. “Xinjiang Polis Dosyaları” ise binlerce fotoğraf ve tanıklıkla bu karanlığın arşivini açığa çıkardı. Bunca kanıt ortadayken, Çin hâlâ “eğitim” ve “kalkınma” söylemine sarılmaya devam ediyor. Asıl acı olan, bu inkârın yalnızca Pekin’den değil, içimizden de yükselmesidir. Kalemini satmış troller, “orada kötü bir şey yok, hayat olağan” diyerek mazlumun çığlığını bastırmaya çalışıyor. Hakikati örtmek, zulmün en tehlikeli biçimidir, sessizliğe inkârı eklemek, zalimin suçunu temize........

© Karar