menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Düz okuryazar olmadan dijital okuryazar olunur mu?

18 1
27.09.2025

İletişim devriminin en önemli bileşenlerinden biri olan sosyal medyanın kitleler üzerinde derin etkileri oldu.

Bu etkilerden birisi de, normalde okuma yazma ile başı pek hoş olmayan milyonların en son okuldayken mecburen öğrendikleri okuyup yazmayla yeniden meşgul olmasıydı!

Sosyal medya, okuma-yazmayı, sıkıcı bir ödev ya da zorunluluk olmaktan çıkarıp bir sosyal aktiviteye dönüştürerek cazip kıldı. Sosyal çevreyle etkileşime girmenin ve aidiyet hissinin bir vasıtası haline getirdi.

Bir fotoğrafın altına yorum yazmak, bir tartışmaya dahil olmak gibi eylemlere heveslenen bireyler “dijital okuryazarlara” dönüştüler!

Sanal alemin metinlerini anlama, görsel-metinsel göndermeleri (mem'ler) ve emojileri yorumlama, üretme ve eleştirel bir şekilde değerlendirme becerisini de içeren bu yeni okuryazarlık türüne dijital okuryazarlık deniyor.

Fakat dijital okuryazarlık, temel okuma-anlama becerilerinden bağımsız bir şekilde gelişen bir olgu değil; bilakis, onun üzerine inşa edilen bir katman.

Türkiye’nin ortalama eğitim seviyesi, yoğun çabalara rağmen maalesef hala düşük.

2024 yılı itibarıyla 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi dokuz buçuk yıl. Yani tüm Türkiye bir insan olsaydı “lise ikiden terk” biri olurdu.

Tabi eğitimin kalitesi süresinden çok daha........

© Karar