Demografik karanlık
Türkiye’de nüfusun yaşlanmasına eşlik eden doğurganlık oranının sert düşüşü iç karartırken Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayınladığı dönemlik nüfus istatistikleri geleceğe dair karanlık tabloya bir unsur daha ekledi.
TÜİK’in verilerine göre 2025 yılında 0 – 4 yaş arası nüfus Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine geriledi ve 5 milyonun altına düştü.
Doğurganlık hızının düşmesi ve toplumların yaşlanması sadece bize özgü bir dinamik değil. Gelişmiş ya da sanayileşmiş ülkelerin çoğunda benzer bir durum var. Türkiye’deki temel farklılık doğurganlık oranının çok hızlı bir şekilde gerilemesi ve benzer ülkelerin aksine toplumsal refah parametrelerinde genç nüfusun avantajını çok kullanamadan yaşlanan bir nüfusla karşı karşıya kalınması.
Nüfusun sabit kalması için gerekli aile başına 2,1’den 1,48’e çok hızlı bir gerileme yaşandı. Yapılan araştırmalar evlilik yaşının ilerlemesi, çocuksuz yaşamın tercih edilmesi, tek çocuğun temel tercih haline gelmesi ile bu trendin kısa vadede tersine döneceğinin değil daha da derinleşeceğine işaret ediyor.
Bugüne kadar geniş genç nüfusa göre yapılan uzun vadeli planlamalar ve mevcut altyapı çok kısa süre içerisinde ciddi bir strateji geliştirilmediği takdirde büyük krizlerle karşı karşıya kalabilir. 0-4 yaş aralığındaki düşüş haberleri 5-10 yıl içerisinde eğitimde ciddi kapasite fazlasına, sonrasında ise gerekli işgücünün bulunamamasına kadar farklı risklerin kapıda durduğunu gösteriyor.
Burada mesele gerekçesiz sadece çoğalmak için çocuk yapılmasını teşvik etmek değil. Eğer bugün aileler çocuklarının geleceğine dair endişe........
© Karar
