Yetmiş bin, 70.000! Yazı ve rakamla değil sadece... Ötesi...
Barışı kim istemez? Kimin yüreği savaş savaş diye atar? Hem nerede görülmüş herhangi bir savaşın insana rahat getirdiği? Hangi savunma amacı dışındaki savaş haklı ve farklı olabilir?
Varsa bir hüner bir toplumu savaştan beri tutmaktır. Hele çağımızda klasik karakteri hepten kaybolmuştur harp etmenin. Silahlar, cepheler değişmiş haklıyı haksızdan ayıracak çizgi silinmiştir. Ülke sınırları bile geçersizdir. Fakat kimin kime saldırdığı kimin kimden ne istediği sır değildir ayrıca şimdilerde. Rusya, Ukrayna’ya saldırmıştır mesela. Amerika, Kuveyt’i bahane ederek Irak’ı işgal etmiştir. 1979’un Aralık ayında Afganistan’ı işgal eden yine Ruslardır. Hitler, Polonya’ya dalıvermişti 1939’da. Eğer Çanakkale’yi geçebilseydi İngiliz liderliğindeki işgal güçleri dünyanın cephesi çok farklı olacaktı. Saldıranlara karşı on binlerce Osmanlı genci kendisini feda etti, şehit oldu. Bütün mesele şuydu; saldıranlar, savaş çıkarıp soykırım yapanlar barış dedikleri aldatmacayla kurtulacaklar mıydı? Bosna’da olanlar unutuldu mu? Sırp kasaplar ve onların saklı destekçileri barış masalarında ellerini yüzlerini yıkayıp çıktılar mı? Adına 2. Dünya Savaşı denilen felaket yine bir barış anlaşmasından uç vermemiş miydi? Barış neydi? Barışmak nasıl olurdu?
Kaç yıldır İsrail adında bir terörist devlet ve onun yüzü Netanyahu rakamlara göre 70.000, yazıyla yetmiş bin ama kalple daha ötesi masum insanın kanını döktü. ABD onları destekledi.
Avrupalılar, İspanya ve İrlanda hariç üç maymunu oynadı. Almanya ve Fransa’nın içine düştüğü utanç unutulur cinsten değildi. Devletler,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d