‘Her şey çalışıyor: Asıl tekinsiz olan da bu…’*
Efsanevi söyleşi bu kez Almanca aslından, Kaan H. Ökten’in duru Türkçesi ile okurla buluştu. Daha çok Heidegger’in üniversite rektörlüğü sırasında Nazilere verdiği destek ve Yahudileri dışladığı savının sorgusuna dönüşen meşhur metin pek çok yönden okumaya imkan veriyor aslında. İlkin, söylenmelidir ki ‘der spiegel’ bir yayın organı olmaktan öte bir filozof yetkinliğiyle sorular yöneltmektedir Heidegger’e. Salt soru sorma stratejisi açısından düşünüldüğünde bile istediğini almak için dilin, bilginin, gazeteciliğin bütün incelikleri kullanılıyor. Alttan iğnelemeler, geri çekilişler, yüceltmeler, anlık onaylatma reflekslere ve mutlak bir sinerji. Bugün dünyada böylesi medyacılar elbette hiçbir yerde kalmadı. ‘Editörün Açıklama ve Saptamaları’ bölümünde, 23 Eylül 1966’da yapılan söyleşinin detayları veriliyor. Ölümden sonra yayınlanma şartı taşıyan söyleşinin hayli sık dokunduğu açıktır. Hem Heidegger’in varlığı hem de söyleşinin belkemiği bu dikkat için şüphesiz elzemdir. Varlık ve Zaman yazarı, varlığını zamana doğru göksel bir şiiriyetle fırlattığının farkındadır. Öte yandan, Heidegger’in kendisine yöneltilen soruları kastederek değil başka bir bağlamda kurduğu cümle ölümsüzdür; ‘Çünkü soru sorma, düşüncenin takvasıdır.?’
Madem soru böyledir cevap için düşüncenin ibadetidir demek isterdim ben de fakat buna yetkim yok. Kaan H. Ökten çevirisi bir felsefe metni olmasa bile hiç ondan geri kalmayan bir diyalektiği bize bütün duruluğuyla aktarıyor. Her ne kadar Heidegger; ‘Nasıl ki şiirleri tercüme etmek........
© Karar
