Din referanslı baskıcı model adalet dağıtabilir mi?
Müslümanların adalet tasavvuru var mı?/6
Şeriat söylemi, doğrudan Kur’an’dan çıkarılan bir model değil, daha çok kültürel milliyetçilikten ilham alınarak oluşturulmuş bir öze dönüş söylemidir.
Özellikle 20. Yüzyılda Müslüman ülkelerdeki İslamcı entelektüeller tarafından dillendirilen bu ’öze dönüş’ öylemi, Hz. Peygamber’in vefatından sonra yönetime gelen Raşit halifelerin uygulamalarını dikkate almayan bir yaklaşımın ürünüdür.
Zira bu ilk Müslüman nesiller pratik gereklilikleri de dikkate alarak hukuku, o günün toplumsal şartlarına göre uyarlayarak bir yönetim modeli oluşturdular. Ancak daha sonraki dönemde bir hanedanlık devleti oluşturanlar, Sami Zubaida’nın da işaret ettiği gibi İslam’ın hanedanlık devletleri, sadece kendi ihtiyaçlarına dini retorik kılıfını giydiren çoğunlukla baskıcı zorbalardı. Bunun gibi halifelik de dini görüntüsüne rağmen, her zaman dünyevi ve çoğunlukla zalim ve fasık bir yönetimdi. (1, s.275)
Kaldı ki Müslüman ülkelerdeki ‘öze dönüş’ fikrini savunan İslamcı entelektüellerin aksine şeriat da tarihsel süreç içinde evrimleşerek oluşan insan yapımı kanunlar içermektedir.
Dolayısıyla, modern dönemde İslam ülkelerindeki pozitif hukuk arayışlarını, İslam’ın özünden ve tarihinden koparılması olarak değerlendirenlerin iddiaları, slogandan öte bir anlam taşımamaktadır. Bu konuda Mısırlı hukukçu Muhammed Selim el-Avva’nın kendisiyle yapılan bir röportajdaki şu ifadeleri, slogancı yapının en önemli göstergesidir:
“Şeriat, İslam medeniyeti projesinin omurgasını oluşturmaktadır. Eğer bu omurga........
© Karar
