menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaybedenler Kulübü’nden olmayalım da…

112 0
13.03.2025

"Suriye artık bizim nüfuz bölgemiz” genel kabulü var ve meydana gelen her gelişmeyi nüfuzumuzun biraz daha belirgin hale gelmesi olarak değerlendiriyoruz.

En son, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında Şam’da imzalanan ve PKK’nin silahları bırakması ve kendini feshetmesi süreciyle irtibatlı görülen anlaşmaya da o gözle bakılıyor.

Olabilir. Komşularından kendisine düşmanlık gelmeyen bir ülkeye dönüşmek, ‘terörsüz Türkiye’ beklentisinin gerçekleşmesi hiç kuşkusuz önemlidir.

Ne bileyim, ben yine de dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.

Kuşkum, yalnızca Mazlum Abdi’nin, ABD askerleri refakatinde, bir Amerikan helikopteriyle Şam’a götürülmesinden kaynaklanmıyor. Daha köklü, daha tarihe dayalı sebeplerim var.

ABD’de Donald Trump’ın başkanlığı üstlenmesiyle başlayan dönemde meydana gelen gelişmeler, daha ilk gününden burada yaptığım tespite uygun olarak, yeni bir ‘dünya düzeni’ biçimini alıyor.

Trump iki dünya savaşı sonrasında oluşan ‘dünya düzeni’ kurum ve kurallarını yok etmekle meşgul; onların yerine kendi kurallarını dayatıyor. Tavrı, üslubu medeni değil, sahtekarlığı diz boyu olduğu halde hasbelkader göreve seçilmiş bir Vahşi Batı şerifi gibi davranıyor Trump.

Rusya dışında önemsediği bir ülke, Putin dışında bir devlet adamı bulunmuyor.

Birleşmiş Milletler’in temel ilkelerinden olan ‘sınırların değişmezliği’ onun gözünde değersiz. Komşusu Kanada’yı, Danimarka’nın uzantısı olan Grönland’ı ABD topraklarına katmayı, seleflerinden Jimmy........

© Karar