menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Olup bitene şaşırmalı mıyız?

40 1
13.02.2025

Birey özgürlüğü ile bireyin hazcılığı aynılaştıran, liberal düzenle haz hükümranlığı arasında bağ kuran görüşlerin yükselen değer haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Açık toplum, çok kültürlülük ve birey özgürlüğünün uzantısı olarak hedonizm pek çok yerde ana tehdit olarak tanımlanır hale geldi.

Bunun karşı ağırlık ise milli kimliğe, bir anlamda öze, asli değerlere geri dönüş…

Türkiye’de, Avrupa’da, Amerika’da milyonlar bu güdüyle oy veriyor.

Bu güdünün Türkiye’deki adı, “milli ve yerli” hassasiyet ve politika…

Başka ülkelerde aynı içerik farklı isimlerle anılıyor, siyasallaşıyor.

Bu dalga, kendisine uygun iktidarları iş başına getiriyor.

Bu tür iktidarların ortak özelliklerini ise keyfileşme, şahsileşme ve otoriterleşme oluşturuyor…

Avrupa’daki birkaç çekirdek ülkenin dışına doğru hareket ettikçe, bu dalga kesifleşiyor. Çin, ABD, Rusya, Türkiye gibi ülkeler arasında dozları ve tarzları biraz farklı bir yönetim benzerliği kokusu bile saçıyor. Muhalifini öldüreni var, hapse atanı var, itibarsızlaştıranı, hareket alanını yok edeni var…

Bu iktidarlar yerleşik demokrasilerin, temelinde insan hakları ve siyasi liberal özgürlüklerin yattığı düzenleri tahrip ediyorlar. Kurumları, kurumsal aklı geri itiyor, yargı kararlarını görmezden geliyor, şahsa bağlı karar süreçlerini tesis ediyorlar. Milli fayda, güç, yayılma, başarı........

© Karar