Rıza Tevfik’ten bugünkü babalara mektup...
Geçen hafta Refik Halid’in Rıza Tevfik Bölükbaşı’na yazdığı mektuplardan bahsetmiştim. Bu hafta da “Aziz Feylesofum, Refik Halid’den Rıza Tevfik’e Mektuplar” adlı eserde dikkatimi çeken bir mektuptan söz edeceğim.
Batılılaşmanın Osmanlı toplumunda neden olduğu kültürel kopuş ve kuşaklararası çatışma, Türk edebiyatında çok işlenmiştir. Ancak bu kriz sadece kurgusal eserlerde kalmamış, bazı Osmanlı aydınlarının ailelerinde bizzat yaşanmıştır. Örneğin vatan şairi Namık Kemal’in torunu Selma Ekrem, Amerikan Kız Koleji’nde okuduktan sonra Kolej’deki hocası Mis Rig’in etkisiyle, kendisini ülkesinde “zincire vurulmuş” gibi hissederek (Selma Ekrem, Peçeye İsyan, 1998, s. 266-267) 1923’te Amerika’ya gitmiş, bir daha vatanına dönmeyerek orada yapayalnız ölmüştü. Tanzimat döneminin ünlü âlim ve devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa’nın torunu İsmet Hanım da benzer bir trajedi yaşar. Dame de Sion’da okuyan genç kız, Paris’e kaçmış, rahibe olup Margerit adını almış; bir daha ülkesine dönmemiştir. Tevfik Fikret’in oğlu Haluk da aynı kaderi yaşadı!..
Refik Halid-Rıza Tevfik mektuplaşmalarından anlaşılacağı üzere benzer bir sorun, bu kadar şiddetli değilse de Rıza Tevfik ile çocukları arasında da vukû bulur. Karay’ın Halep’ten şaire gönderdiği 7 Şubat 1934 tarihli mektupta bu soruna dair ipuçları var: Belli ki Rıza Tevfik, Amerika’daki çocuklarıyla ilgili olarak huzursuz ve bunu Karay’a açmış.
Sorunu kavramak için Bölükbaşı’nın çocukları Suad Sefa (1897-1955), Selma Rıza (1898-1982) ve Said Rıza’nın (1905-1987) Amerika’da yaşadığını ve orada öldüğünü belirtmem gerekiyor. Karay’ın 1934’te dostuna yazdığı “aile işleriyle bî-huzursun.........
© Karar
