Bir kavurucu yaz öğüdü: "Hiiiç enseyi karartmayın"
Hava her anlamda boğucu, haberler iç karartıyor, bunaltan sıcaklar da bastırdı...
Böyle zamanlarda rahmetli Çetin Altan'ın meşhur öğüdüne kulak veririm: "Hiiiç enseyi karartmayın".
Size de öneririm; 2003'te, Milliyet'te bu başlıkla şöyle yazmıştı:
"Başınız, düşünceli düşünceli önünüze düşüp duruyorsa enseniz kararır...
Başınızı dik tutun, enseyi karartmayın.
Ve olup bitenlerle olup biteceklere de, hiç mi hiç şaşırmayın.
Türkiye’ye de yılda en az 20 milyar dolarlık global sermaye gelinceye dek, birtakım beklenmedik çalkantıların yaşanması doğaldır.
Doğal olmayan, 370 bin resmi lojmanlı ve 150 bin resmi arabalı Türk yönetim kesiminin; yerli yersiz ortaçağdaki 'yüzyıl savaşları' döneminden kalma 'hamaset edebiyatı' arkasına sığınıp durmaktan hala vazgeçmemesi...
31 milyar doları aşkın, ödenmesi gerekli faiz borcuyla, öküze özenen bir kurbağaya benzememek gerekir.
Bundan böyle Türkiye’nin yönetim kadroları mı olayların üstesinden gelecek, yoksa olaylar mı Türkiye’nin yönetim kadrolarının üstesinden gelecek?
2020 - 30’lara kadar yaşanacak olaylar yanıtlayacak bu soruları..."
Ha, diyeceksiniz ki 2020'lere geldik, ne değişti, yine aynı yerdeyiz...
Siz de haklısınız.
Dış sermaye girişi bir ara yükseldi, sonra düştü... Makam aracı saltanatına son verilecekti, sonra verilmedi... Borç........
© Karar
