Türkiye’yi yönetmek yürek ister
Önce açıklamam gerekiyor, başlıkta yer verdiğim “Yürek” halk dilimizde “Cesaret” anlamına kullandığımız “Yürek” değil. Yani “Türkiye’yi yönetmek cesaret ister” demek istemiyorum “Yürek ister” derken…
“Cesaret ister” desem yanlış olur muydu, hayır yanlış olmazdı, hakikaten Türkiye’nin yönetimine talip olmak mangal gibi yürek ister. Zor bir coğrafyada, İmparatorluk bakıyesi pek çok sorunla yüklü bir ülke Türkiye ve onun yönetimine talip olmak, taşınması zor bir yüke talip olmak demektir. Evet, cesaret ister.
Benim kastettiğim “Yürek” “kalp – gönül” anlamı taşıyor daha çok.
4 Mart’taki yazımın başlığı “Geride bir Aliyamız kalır mı?” şeklindeydi ya, onu kastediyorum bir bakıma. Aliya yüreği… Avrupa’nın ortasında, her türlü Batı iklimini yaşayan bir toprak parçasında herkesi kucaklayan bir yürek…
“Siyaseten yarılmış bir ülke”den söz ettik Bayram’a girerken… Müslüman bir ülkede bayram böyle bir iklimle mi karşılanır?
“Müslümanlık” Türkiye’nin genel kimlik tanımı. Ama sırf “Müslümanlık” açısından bakıldığında bile bin tür renkten söz edilebilir. Ben “Dolmuşa binerken ‘bismillahirrahmanirrahim’ diyen bir insanın ‘Müslümanlık kalitesi’”nden söz ederim zaman zaman. Sadece Bayram namazına gelen insanın Müslümanlığı… Farklı mezhepler, farklı cemaat – tarikatlar, farklı kültürel aidiyetler… Bunların içinde Müslüman oluş halleri… Nasıl bir yüreğe sahip olacak ki tüm bu renkler aynı mesafede olacaklar yöneticinin dünyasında?
Karadeniz uşağu bir sanatçı, Volkan Konak göçtü bu dünyadan… Birilerine göre aykırı ama kendine göre dobra bir adam. Onun tartışıldığı alan, Türkiye adına sağlıklı bir alan mı? “Müslümanlık........© Karar
