menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstanbul – New York hattı düşünceleri

91 1
07.11.2025

Tayyip Erdoğan, 1994’te İstanbul’a belediye başkanı seçildiğinde siyasetin ana gündemi olmuştu. Kimliği tartışıldı, o kimlikle ve aldığı oy (yüzde 25) ile İstanbul’un yönetilip yönetilmeyeceği tartışıldı.

2019’a kadar İstanbul’da Erdoğan çizgisinin yönetimi devam etti. 31 Mart 2019’da, Erdoğan’ın adayı Binali Yıldırım’a karşı 13 bin oy farkıyla Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Erdoğan çok çalıştı Binali Yıldırım için, ama olmadı.

Erdoğan “13 bin oyla İstanbul alınır mı?” diye sesini yükseltti. YSK seçimi iptal etti, 23 Haziran’da seçim yenilendi, bu defa oy farkı 800 bine çıktı, gene İmamoğlu kazandı.

İstanbul gerilimi 5 sene devam etti. Erdoğan’ın içine sinmedi İstanbul yenilgisi. “İlçe belediye başkanlığından gelen birisi İstanbul’u yönetecekti, bu olur muydu?”

5 yıl bu gerilim hattında geçti. “İstanbul Erdoğan’ın aşkıydı”, mutlaka geri alınmalıydı. 31 Mart 2024’te bir seçim daha yapıldı İstanbul’da (tüm Türkiye gibi.) Ekrem İmamoğlu tekrar adaydı, Erdoğan ise Murat Kurum’u aday gösterdi. Önceki aday eski Başbakan Binali Yıldırım idi, Murat Kurum ise Çevre ve Şehircilik Bakanı idi. İmamoğlu bu defa 1 milyon 100 bin farkla yeniden seçildi.

Ve 19 Mart’tan itibaren Türkiye “İstanbul sancısı” ile yatıp kalkıyor. İmamoğlu’nun diploması iptal ediliyor, tutuklanıyor, onunla birlikte 100 aşkın insan tutuklanıyor, Türkiye çapında CHP’nin kazandığı belediyelere karşı operasyonlar yapılıyor.

Ve 19 Mart’tan bu yana ana muhalefet partisi sokaklarda, 67’inci miting yapılmış, milyonlarca insan iktidara yönelik her türlü öfkesini bu meydanlarda seslendirmiş…

Buraya kadar yazdıklarım Türkiye’de hiç kimse için yeni değil.........

© Karar