Facialar, siyasi kumpaslar… Ne ülkeyiz ama…
Siyasetin, Yargı’nın, Ekonominin depremlerle sarsıldığı günlerin içine bir de feci otel yangını giriyor. 79 can. Dile kolay, yüreğe zor. Sömestr tatilinin böylesine bir facia ile sonuçlanacağı kimin aklına gelir? Anne, baba ve çocuklar… Kaybedilenler listesi öyle gidiyor… Yangın tertibatı sağlıklı alınmayan bir otelin onlarca insan için mezara dönüşü… Sonrası suçu atacak adam ya da makam arayışı… Böyle olur bizde facialarda sorumluluk paylaşımı… Yangın kavurur, acı kavurur… Başsağlığı, rahmet dilekleri… Allah kimseye bunu unutturacak acı yaşatmasın.
….
CHP’nin (DEM ile birlikte) yaşadığı Esenyurt sarsıntısı bitmemişti, Beşiktaş geldi. Yargı’nın eli gerektiği zaman her yere uzanır, bu yadırganmaz. Ama özellikle siyasete uzandığında durup yeniden bakmak gerekir. “Acaba siyasetin siyaset dışı bir yerlerden dizaynı mı söz konusu?” diye… Bizde o da yapılır çünkü.
İmralı sürecinin bir yerinde de Yargıya iş düşecek.
“Turpun büyüğü heybede” yaklaşımı da Yargı’nın daha keskin boyutlarda devreye sokulabileceğinin sinyalini veriyor. Artık bunları siyasette okuma - yazmayı yeni sökenler bile görebiliyor.
En son Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ operasyonu da bir Yargı – Siyaset dizaynı gibi görülmüyor mu? Nerede ise bir güne sığdırılan “Cumhurbaşkanına hakaret” diye başlayıp “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” diye devam edip tutuklanmayla sonuçlanan süreç… Adalet Bakanlığı soruşturma izni veriyor, İstanbul, Kayseri Emniyet Müdürlükleri bir gün içinde tweet dosyası hazırlıyor, Ümit Özdağ Ankara’da gözaltına alınıp karayolundan İstanbul’a getiriliyor vs…. Bir suçlamadan serbest bırakılıp, ötekinden yıldırım hızıyla tutuklama… (Kavala olayı gibi)
Nasıl bir akıl devrede acaba?
Şunu söyleyelim: Ümit........© Karar
