Erdoğan her şeye hâkim mi?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin “Cumhurbaşkanı merkezli” bir yapı oluşturduğu biliniyor.
Bazen sistemler, yürütücüsünün karakterine göre biçim alabilirler. Cumhurbaşkanı merkezli bir yapı da, yetki dağılımı sırasında çok merkezli hale getirilebilirdi.
Ancak bu sistemin ilk uygulayıcısı Tayyip Erdoğan olunca, o, o göreve, “çift başlı” bir yapıdan şikâyet ederek gelince ve zaten kendisi de “başat bir liderlik” karakterinde olunca, sistem “merkezî otorite”nin alabildiğine güçlendiği bir yapıya dönüştü.
Hükümeti yönetmeye bir de “partiye hakimiyet” eklenince Erdoğan’ın üzerindeki yük, bir faninin kolay taşıyamayacağı bir ağırlık kazandı.
Bu tür yapılar, bir de “Alttakiler”de “Üst”ten onaylanma eğilimi geliştirirler. Her şeyi “Üst” belirliyorsa, “Üst’ün onayı, üst’e yakın olmak” ayrı bir mazhariyet haline gelir. “Üst’ün onayı” ile yapıldığı izlenimi veren davranışlar, operasyonlar ayrı bir etkinlik – meşruiyet görüntüsü kazanır.
Bakıldığında normalde bu sistem içinde de yargı bağımsızdır. Ama hukuku zorlayan pek çok uygulama sanki Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın iradesi ile irtibatlı olarak değerlendirilmektedir.
Normalde “Yasama” da bağımsızdır. Ama Meclis’ in iradesinin “partili Cumhurbaşkanı” iradesi ile belirlendiği açıktır.
Bu görüntünün Türkiye’yi “özürlü bir demokrasi” içinde gösterdiğini, Erdoğan’ı da en hafif ifadesiyle “otokrat” bir yönetici olarak tanıttığını herkes biliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemin tam da böyle ete – kemiğe bürünmesini, kendisinin de böyle tanımlanmasını........
© Karar
