CANIM ÜLKEM!
Çalınarak, soyularak, vurgunla, soygunla, talanla, yağmalanma ile kalkınma olsaydı;
yalanla, aldatma, kandırmayla, göz boyama, sahtekarlıkla bilim olsaydı;
iftira, asparagas haber, gerçeğin bulunup ortaya çıkarılmaması ile kültür olsaydı;
Başta Anayasa olmak üzere, yasaların, yönetmeliklerin, hakkın, hukukun çiğnenmesiyle hukukun üstünlüğü ortaya çıksaydı;
“ben ekonomiyi bilirim, ben ekonomistim” demekle üretim ve tüketim arasındaki denge sağlanıp “ulusal gelirden halka yeterli pay verilseydi;
fiyatta istikrar sağlanıp enflasyon azdırılmasaydı, kur-döviz-altın-dışsatım-turizm gelirleri azdırılıp başat sorun olmasaydı; yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla insan emeği sömürülmeseydi;
işçi, memur, köylü ve emekli ezdirilmeseydi, her alınan karar zenginle yönetimin ortak çıkarlarını gözetmeseydi;
yargı, yargıç, savcı bağımsız olsaydı; hakkı, hukuku, adaleti gözetseydi, “suç” diye “ahmak” konularla uğraşıp keyfiliğin içine girmeseydi;
Önce tutuklayıp sonra suç icat edilerek insanlar “suçsuz” olarak içeride tutulmasaydı; “yargı bağımsız” deyip “hukukun üstünlüğü” varmış gibi yapılmasaydı; devlet olarak dış dünyaya karşı “güvenirlilik” özelliğini yitirmeseydi;
İtirazı olanları, pankart açanları, haber yapanları, gençleri, gazetecileri, televizyon muhabirlerini, namusuyla görev yapanları gözaltına alıp tutuklanmasaydı, dinleyip anlansaydı; “adli........© Karadeniz'de sonnokta
