Yürüyüşler, Siyaset ve Vicdanın Gölgesi
Soykırımın dehşeti karşısında sessiz kalmak, insan olmanın en temel dürtüsüne aykırıdır.
Vicdan sahibi her birey, bu acımasızlığa bir şekilde sesini yükseltmek ister. İşte tam da bu noktada, sivil toplum kuruluşlarının, vakıfların ve çeşitli platformların düzenlediği barışçıl yürüyüşler anlam kazanır. Bu yürüyüşler, kentlerin huzurunu bozmadan, ticaretin akışını engellemeden, sessiz ama etkili bir feryat gibi yankılanır. Amaç, farkındalık oluşturmak, kamuoyunu harekete geçirmek ve insanlığın ortak vicdanını canlandırmaktır.
Siyasetin araçları ve sorumlulukları ise farklı bir düzlemde ilerler. Siyasi partiler, derinlemesine düşünce üretmek, uluslararası arenada temaslar kurmak ve sonuç alıcı politikalar geliştirmekle yükümlüdür. Eğer bir siyasi aktör gerçekten samimi bir duruş sergilemek........
© Karadeniz'de sonnokta
