Bu Neyin/Kimin Çağrısı?
Son günlerde bir “barış”- “kardeşlik”-dostluk”- “silahların susması” tekerlemesi hemen herkesin dilinde. Kuşkusuz “barış” insanoğlunun vazgeçmediği/vazgeçemeyeceği bir ülkü; yüzyıllardır uğruna bedeller ödediği. Dileklerin/niyetlerin samimiyetini ölçecek bir aygıt yok. Ama “Cehennemin yolları çiçeklerle örülür.” sözünü de unutamayız. Çünkü ülkemize, Cumhuriyetimize ve Türk Devrimi’ne karşı yüz yıllık hesaplara, güncel ince hesaplar da eklenmeye başlandı. Tehlike bir kat daha artı. Bu bağlamda bilimsel ve toplumsal duyarlılık-kuşku ve uyanıklık daha da önem kazanıyor.
Türkiye üzerine oynanan oyun, bölge ve çevre ülkeleriyle birlikte ele alınmalı. Özellikle Suriye ve Irak’ın bölünüp parçalanması, olası gelişmelerin ucunun nereye varabileceğini gösteriyordu. Kuzey Irak’ta Kürt Özerk Bölgesi, Suriye’nin geniş bir alanında ABD’nin açık desteği ve donatımıyla oluşturulan PYD Devletçiği ve yine ABD/İsrail’in Güneyden sıkıştırması bugünlerin habercisiydi aslında. Bu arada Türkiye’nin içeride PKK’yi bitirmesi de ayrılıkçı hareketin yeni siyaset ve stratejisini de belirleyecekti.
Tam bu koşullarda “barış havarilerine” yüklenen misyon öne çekildi. 2024 Yerel Seçim sonuçlarının Erdoğan ve Hükümetinin geleceğine ilişkin olumsuz işaret vermesi de bu oyunun aktörlerinin yeni arayışlarını hızlandırıyordu. Yeni anayasa hesapları, iktidarda kalıcı olabilmeyi dolayısıyla DEM partiye duyulan sayısal desteği öne çıkardı. Aslında adı dillendirilmeyen bir “ikinci açılım” /saçılım süreci hızlandırılmış oldu. Böylece aslında bir yıldır süregelen gayri resmi görüşmeler “yasal” ve “resmi” görüşmeler biçimini aldı. Muhatapların “beka sorunu” ülkenin bekasının/geleceğinin önüne geçmişti artık!
Özellikle “barış”, “kardeşlik”, “eşitlik” gibi değerler yansıtan sözcüklerin sıkça kullanılması kimi partileri ve çevreleri fazlasıyla etkilemiş olacak ki gelişmelere doğru tanı konulamamakta dahası yanlış siyasi düzleme düşülmekte. Eksik siyasi kavrayışların yanında,........
© Karadeniz'de sonnokta
