menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gazeteci İsmail Arı: Menzil’in Kasası’nı yazdım, soruşturma ve tehdit yağmuru başladı

8 0
08.04.2025

Türkiye’de dînî cemaatlerin devletle kurduğu ilişkilerle toplumsal ve siyasî yaşam üzerindeki etkileri uzun yıllardır tartışma konusu. Gazeteci İsmail Arı’nın kaleme aldığı Menzil’in Kasası kitabı bu tartışmalara yeni ve çarpıcı bir boyut kazandırıyor.

Kitap, Türkiye’nin en büyük dînî cemaatlerinden biri olan Menzil’in holdingi andıran mâli yapısını, devlet içindeki bağlantılarını ve güç ağını detaylı bir şekilde inceliyor. Yıllar süren bir araştırmaya dayanan ve toplatılıp imha edilmek istenen bu araştırmacı gazetecilik yapıtını, yazarıyla konuştuk.

“Kitap yayımlandıktan sonra haftada iki, üç gün adliyelere, karakollara gitmeye başladım” diyen gazeteci İsmail Arı, “Deyim yerindeyse bir soruşturma yağmuru başladı” diye ekliyor. Cemaat üyeleri tarafından defalarca tehdit edilen Arı’nın şikâyetleri ise sonuçsuz kalmış.

Tekin Yayınevi’nden geçen yıl çıkan Menzil’in Kasası, son dönemin en çok satan araştırma kitaplarından biri. Gazeteci İsmail Arı ilk kitabında sadece bir cemaatin iç işleyişini değil, aynı zamanda Türkiye’de dînî grupların nasıl ekonomik devler hâline gelebildiğini de ortaya koyuyor.

Kitap, Menzil’in milyarlarca liralık sermayeyi nasıl yönettiğini; sağlık sektöründen belediyelere, kamu ihalelerinden emniyet teşkilatına kadar uzanan elini ayrıntılarıyla ele alıyor. Arı’nın ulaştığı belgeler ve üst düzey bir cemaat yöneticisiyle yaptığı görüşmeler, Menzil’in kamu kaynakları üzerindeki nüfuzunu ve devlet içindeki örgütlenme modelini açığa çıkarıyor.

Bu kapsamlı araştırma, yalnızca Menzil’in ekonomik gücünü değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasî alandaki varlığını da mercek altına alıyor. Cemaatin iktidarla olan yakın ilişkisini, kamu kurumlarındaki etkinliğini ve gelecekte nasıl bir yol izleyeceğini sorgulayan kitap, Türkiye’de tarikatların ve cemaatlerin güç dinamiklerine dair kritik sorulara yanıt arıyor.

İsmail Arı ile kitabının yazım sürecini, Menzil Cemaati’ni, karşılaştığı zorlukları ve ortaya çıkardığı çarpıcı bilgileri konuştuk.

“Mensupları, zamanla cemaatin Allah yolunda olmadığını düşünüyor”

Menzil Cemaati’nin içinden bir kaynağın sizinle konuşmayı kabul etmesi büyük bir olay. Sizce bu kişi neden itirafçı oldu? Konuşmasının arkasında sadece vicdani bir hesaplaşma mı vardı, yoksa başka bir motivasyonu olabilir mi?
İnsanlar, genelde Menzil Cemaati gibi yapılarda uzun yıllar yer alıyor ve birçoğu da bu yapılara çok genç yaşlarda katılıyor. Yıllar içerisinde de itiraz ettikleri şeyler, şâhit oldukları haksızlıklar oluyor. En azından kendileri bunu böyle anlatıyor.

Bazı cemaat mensupları için gördükleri ve yaşadıkları birikiyor ve bir noktada patlama yaşıyorlar. “Ben bunları yanlış tanımışım, bir yanlışın içindeymişim” diyor ve cemaatin hep anlattıkları şekilde “Allah yolunda olmadığını” düşünüyorlar. Cemaatin aslında bir holding olduğu, milyarlarca liralık sermayeyi yönettiği ve bazı isimlerin sadece cemaat mensubu oldukları için kamuda önemli yerlere getirildiğine tanık oluyorlar.

Uzun yıllar cemaat içerisinde kalınca ve cemaatin sırlarına da vakıf olunca, cemaatten çıkmak da pek kolay olmuyor. Bununla birlikte, 20-30 yıl boyunca bir cemaatin içerisinde yer aldığınızda tüm sosyal çevreniz de o cemaatin mensuplarından oluşuyor. Cemaatle ilişiğinizi kesip bağlantınızı kopardığınızda da diğer cemaat mensupları size sırtlarını dönüyor ve sizi yalnızlaştırıyorlar. Bu da cemaatten ayrılmak isteyen biri için önemli bir kaygı nedeni. Kaynağımın kimliğini açık etmemek için sorunuza yanıt olarak söyleyebileceklerim bunlardan ibaret sanırım.

Kitapta cemaatin devlet içindeki yapılanmasına dair detaylı bilgiler var. Bununla ilgili olarak devlet içindeki yetkililerle temas kurabildiniz mi? Bu yapılanma hakkında bürokrasiden kimse sizinle konuşmayı kabul etti mi?
Sağlık Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı içerisindeki kaynaklarım bu kurumlarda Menzil Cemaati’nin önemli bir gücü olduğunu ifade ediyor. Biraz araştırdığımda da bunun doğru olduğunu gördüm. Kaynaklarım, ayrıca Milliyetçi Hareket partisi (MHP) veya ülkücü camia ile üniversiteler ve iktidarın yönettiği kimi belediyelerde de Menzil’in önemli bir gücü olduğunu ifade ediyor.

Kitabı yazarken, hayatını kaybeden Menzil şeyhi Abdulbaki Erol’un şeyhliklerini ilan eden çocukları Muhammed Saki, Muhammed Mübarek ve/veya Muhammed Fettah ile de iletişime geçmeyi denediniz mi?
Ölen Menzil lideri Abdulbaki Erol’un (daha sonra soy ismini Elhüseyni olarak değiştirdi) büyük oğlu Muhammed Saki Elhüseyni ile iletişime geçtim. Kitabı yazdığım süreçte babası hayattaydı. Gazeteci olduğumu belirtip kendimi tanıtarak cemaatin o dönemki lideri olan babası ile konuşmak istediğimi söyledim ancak olumlu veya olumsuz bir dönüş yapmadı.

“Cemaatin iş insanları, kitabı toplatıp imha ettirmek istedi”

Kitabın yazımı esnasında veya yayımlandıktan sonra Menzil Cemaati’nden ya da iktidara yakın çevrelerden doğrudan veya dolaylı olarak bir baskı gördünüz mü?
Menzil Cemaati mensupları tarafından daha önce de defalarca tehdit edildim. Genelde sosyal medya üzerinden gelen tehditlerdi bunlar. Tehditleri yargıya........

© Journo