Sahada yokuz, tribünde suskunuz
FIFA’nın Dünya Kulüpler Şampiyonası da bunun en taze örneği. Dev kulüpler için bir vitrin, yayın gelirleri için bir nimet, sponsorluklar için altın madeni… Real Madrid’den Manchester City’ye, Flamengo’dan Al Ahly’ye kadar kalite tavan yapmış durumda. Peki ya biz? Yine ortada yokuz. Yine sahne arkasında figüranız.
Her krizden sonra TFF’nin değişmeyen nakaratı: “Türk futbolunun marka değerini artıracağız.” Yıllardır aynı masal. Gerçekte ne oluyor? Borçla boğuşan kulüpler, günü kurtarmaktan öteye gidemeyen yönetimler, sürekli değişen başkanlar… Ama değişmeyen bir sistemsizlik. Böyle bir düzende ne Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda boy gösterirsin ne de kendi ligine kalite katarsın.
Artık futbol, sadece yeşil sahada 90 dakika koşuşturmak değil. Ülkenin vitrini, PR gücü, turizm destekçisi… Bir kulübün bu turnuvada yer alması demek, global markalarla aynı masada oturması, yeni sponsorlar bulması, oyuncu değerini katlaması demek. Biz ne yapıyoruz? Federasyon seçimlerinde kimin kime oy verdiğini, kulüplerin hangi lobiyi........
© İz Gazete
