menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YOLUN AÇIK OLSUN

15 0
20.10.2025

SABAH ezanından önce ayaklanır güzelce abdestini alır yollara düşerdi. Eşikten adımını atar atmaz kendisine hitaben “Yolum açık olsun” derdi.

Açık olmak demek aydınlık olmak demekti. Gün ve güneşli olmayı ifade ederdi. Ayağına taş değmemesi niyazını içerirdi. Yağmurun onu ıslatmaması, rüzgârın tenini üşütmemesi demekti.

Ayrıca en mühimi yırtıcı hayvanlara denk gelmemesi yani zarar görmemesi temennisiydi. Zarar görecek bir durumla karşılaşmamak aynı zamanda zarar verecek bir fiilin oluşmaması anlamına gelirdi. Ortak yaşamı paylaştığımız tüm varlıklarla ahenk içinde yaşamayı öngören bu dilek ilk anda çağrıştırdığı anlamlardan daha derin ve geniş bir muhtevayı içinde barındırıyordu. 

BELİRLİ bir güzergahı yoktu. Gönlünün rotası ne yana işaret ederse o tarafa yönelir ve yürüdükçe yürürdü. “Yolların yürünerek aşınmayacağı” sözünü o söylememişti ama uygulaması ona aitti.  

Ayrıca “İnsan ne yana yürürse yürüsün esasen kendine yürür” felsefesini benimserdi. Karada yollar var. Havada yollar var. Yer altı sularının da izlediği bir yol var.

Kuşların yok mu? Onların da bir yolu var. Her varlığın var…

Tüm bunlar ve daha bilmediğimiz nice yollarla beraber insanın “Kendinden kendine” yürüdüğü bir yol daha var. 

Aklın yolu mesela.

Mantığın güzergahı misal.

Aklın istikameti örneğin.

Hislerin birikerek coşkuyla aktığı yollar yine…

Demek ki; “Yolum açık olsun” sıradan bir dua değildi. Analarımızın biz evlatlarını yolcularken “Yağına taş değmesin” sözü ne kadar nahif ve ne kadar içli bir niyazdır.

Anlaşılıyor ki; yollar hem dışımızda hem içimizde. Hüner dışımızdaki yolları içimizdeki yollarla birleştirerek ırmağı çoğaltmak ve ahenkle aynı doğru istikamete akıtabilmektir. Bu sebeple her sabah daha ilk adımını atmadan “Yolum açık olsun”........

© İstiklal