menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ruhumuzun Kopup Giden Parçası

22 0
21.02.2025

ÖRSELENİP duruyoruz.

Maruz kaldığımız yıkıcı kimi durumlar sebebiyle bedenimiz olmasa da canımız yani ruhumuz sürekli hırpalanıyor. Acılara sürükleniyoruz. Aşağılanmalar, ötekileştirmeler, tanımlamalar, bedensel yargılar gibi pek çok sebep dolayısıyla inciniyoruz. Can kuşumuz azap içinde kalıyor.

Değerlilik duygumuzu yitirmemiz evrenin aziz bir misafiri olarak kırıcı. Öz benlik diyebileceğimiz yaratılış haysiyetimiz zarar görüyor. Özgüven hasarı içindeyiz dolayısıyla.

KARAMSARLIK kapımızdan ayrılmıyor ruhumuzdan parçalar koptuğundan beri. Geçmişe dair korkularımız, geleceğe ilişkin kaygılarımız şimdi dediğimiz an’ı duvara yaslamış “Sobe” oyunuyla güvensizlik girdabında zehirliyor. Kutsallık içermeyen dünyevi hüzünler sonbahar yaprakları gibi üzerimize durmadan düşüyor. “Kederimiz kaderimizdir” yanlış anlayışıyla sevmekten, sevilmekten, coşkudan yana yasaklıyız. Güzellikler üstümüzden çekip alınmış ve başımızdan aşağıya katran karası kötücül duygu ve düşünceler boca edilmiş. Ardından gelsin işe yaramazlık ve atalet gibi hayatı kilitleyen düşünceler… Bu kadar mı, hayır tabi ki.

Stres, kaygı, korku, depresyon, paniğim atak halleri, yalnızlık, kimseye kendini anlatamama durumları.

Ve enva-i çeşit bağımlılıklar…

Psikoloji profesyonellerinin “Toksik ilişkiler” olarak tarif ettiği temaslarımız bizi zehirliyor.

Travmatize oluyoruz. Ozanın “Yüz yerimde yârem var / El sanır sağ gezerim” dizesinde olduğu gibi ruhumuzun kopup giden parçasının peşinde tamamlanmak arzusuyla cesedimizi gezdirip duruyoruz.

Artık bizi başkalarının maniple etmesine gerek kalmıyor zira en âlâsını biz kedimize yapıyoruz.

Kendi güzelliklerimizin “Kundaklayıcısı” ve........

© İstiklal