Güneşinde Büyüyen Ayçiçeğinim Ben Senin
NE yana baksa ayçiçeğini görüyordu.
Sohbetlerinde neredeyse tüm misallerini bunun üzerinden veriyordu. Dini bir meseleyi aklımızın alacağı şekilde anlatırken ona başvurduğu gibi kültüre dair mevzularda da aynı şeyi yapıyordu.
Sevgiliyi anlatırken hele…
Ayçiçeğinden bahsetmeden asla sevme ve sevilme ilişkisini izah etmezdi. O âşık ve mâşuk kavramlarını ayçiçeği ve güneşin birbirine olan meftun oluşu üzerinden muhteşem bir heyecanın eşliğinde anlatırdı.
Bu muhabbetin sonrasında tükettiğimiz ayçiçeği zihnimizden gider bambaşka bir imge olarak gelip gönlümüzde bağdaş kurardı.
…
GÜNEBAKAN derdi örneğin. Ayçiçeğinin Anadolu’muzdaki diğer adı.
Güne nasıl bakacağımızı ne şekilde karşılayıp verilen bu yeni gün nimetinin hakkının nasıl verilebileceğimizi bu örnek üzerinden aktarırdı.
Güne bakmak bizim duruşumuzu belirlerdi ona göre. Sabitemizdi. Pergelin yere basan ilk ayağı olarak belirleyiciydi. O sebeple sabahın seherinde kalbimizin aşk tomurcuğunun ne şekilde gelişip serpileceğini güne bakışımız ve karşılayışımız belirlerdi.
Mevzuyu bağlarken şu cümlesi ise hiç şaşmazdı: “Güneşinde büyüyen ayçiçeğinim ben senin…”
…
GÜNDOĞDU yine ayçiçeğinin yurdumuzdaki diğer çağrılış biçimi.
Hatta erkek çocuklarına sıklıkla isim olarak verilir.
Günün sana doğması senin algınla, ilginle, bilginle, heyecanınla ilgili… “Sana doğan güne, sen nasıl doğuyorsun, asıl mesele bu” cümlesi hep perçinleyici bir işlev görürdü.
…
“GÜNÇİÇEĞİ”........
© İstiklal
