Cehalet Sahibini Vuran Kör Kurşundur
CEHALET muhatabımızı değil, ilkin bizi vurur. Attığımız o kör kursun aslında bize isabet eder.
Cehalet zaten bunu bilememektir biraz da.
Her şeyi bildiğimizi sanırız. Tüm meselelere vakıf olduğumuzu düşünürüz.
Malumat kabilinden küçük kanaatlerimizi mutlak hakikati içeren ilim olarak algılarız. Önünü ardını bilmediğimiz nice meselenin bir numaralı bileni sayarız kendimizi.
Bu kadar mı derseniz elbette hayır, dahası da vardır. Dahasının dahası da vardır hatta.
Kimi duygulanmalarımızı, hissiyatımızın atmosferinde oluşturduğumuz hakikate dayanmayan algılarımızı deneyimlenmiş bir müşahedenin yerine koyarak marifet bilgisi olarak adlandırırız.
…
CEHALET bize mutmain oluşu barındırmayan yalancı bir kesinlik sunar.
Yanlışımıza eminlik vasfı giydirmemizi sağlar.
Kendi üzerimizden kuşkuyu kaldırıp başkalarına transfer etmemizi temin eder.
Muhkem bir algı dünyasının hülyalı yalancısı yapar. Üstelik elindeki kavalı sürekli üfleyen bir yalancısı…
…
CEHALET kendimize bakmamızı engeller.
Daha doğrusu baktırıyor gibi yaparak bizi başkalarına odaklar.
Kendimizde mevcut olanı mahir bir hokkabazlıkla gizleyerek gayrının kusurlarını gösterip büyütür.
Kendi günahlarımızı hileli bir cerbeze ile gözümüzün önünden yok edip diğerlerinin günahlarına sabitler. Kendimizi iyiliğin, doğruluğun, güzelliğin, hayrın, ilmin, irfanın temsilcisiymiş vehmine salıp başkalarının kötülüklerinin, yalanlarının, çirkinliklerinin zabıtası haline getirir.
Ne kadar başkalarının hatalarını sayıp dökersek o kadar kusursuz olduğumuza ikna eder.
Ne kadar diğerlerinin günahlarını ayıplarsak o kadar ayıpsız ve pirüpak........
© İstiklal
