menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mahir Nazlıcan’ın Sofrası

11 0
01.07.2025

“Neredeyse lokantada doğan bir usta:”

İsta nbul’un telaşlı kalbi Şişli Osmanbey’in ana caddesinde mütevazı bir nefes gibi açılır, tabelasında sade bir isim olan ‘Mahir Lokantası’nın kapısı. Ardında ise kuşaktan kuşağa taşınan, ateşin ve sabrın mayaladığı, bir yemeğin karın doyurmak olmadığını bilen ve geçmişi sofraya taşımak olduğuna inanan bir adamın hikâyesi saklı...

Mahir Nazlıcan Usta

Lokantacı bir babanın oğlu… Neredeyse lokantada doğmuş ve lokantanın içinde büyümüş bir usta. “Ben doğma büyüme lokantacıyım” derken, cümlesinin sonunda biraz tebessüm, biraz da bin bir tencere kokusunun izleri bulunur. Her sabah baba dükkânına gitmenin alışkanlığı, daha ilkokul yıllarında, ocağın yanışıyla uyanan içsel bir ritüele dönüşmüş. Tıpkı dededen toruna geçen bir meddah gibi, her gün aynı sahneye yeniden çıkan bir sanatçının ömrü gibi…

İşte Mahir Nazlıcan, tam da böyle bir geleneğin, böyle bir emeğin oğludur. Babasının adımlarıyla büyüyen, ama kendi yolunu İstanbul gibi karmaşık bir şehirde çizmek isteyen bir genç adam… Diyarbakır’dan İstanbul’a uzanan bu lezzet göçü, aslında bir medeniyet yolculuğu onun için.

Diyarbakır…

Dicle kıyısında yükselen taş konakların, surlarla çevrili eski sokakların şehri. Ve o şehrin en az surları kadar bilinen bir ustası: Kaburgacı Selim Usta. 1982 yılından beri Diyarbakır’ın en kıymetli yemeklerinden biri olan kaburga dolmasını büyük bir titizlikle pişiren bir emek insanı. Mahir Usta, “Lokantada çalışmak başkadır, lokantada yaşamak başkadır,” diyor. O yaşamış. Küçük yaşlardan beri babasının tezgâhının önünde başlamış hikâyesi. Şimdi kendi tezgâhının başında, aynı sabırla, aynı özenle, belki biraz daha........

© İstiklal