menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Toplumun Beş Temel Sütunu: Bir Toplum Nasıl Bozulur, Nasıl Yeniden Düzelir ve İhya Olur?

21 13
19.11.2025

Bir medeniyetin yükselişi ve çöküşü, toplumu ayakta tutan beş temel sınıfın durumuna bağlıdır. Tarih boyunca bu hakikat, her toplumda kendini göstermiştir. Bugün yaşadığımız toplumsal çözülme, özünden uzaklaşma, bu beş sınıftaki ahlâkî erozyonun doğrudan bir sonucudur.

Toplumların çöküşü bir anda gerçekleşmez. Ne büyük bir savaş ne büyük bir felaket… Asıl çöküş, görünmez şekilde çöken sütunlarda başlar. Sessizce, ağır ağır, hiç fark ettirmeden… Bir gün bakarsınız güven kaybolmuş, adâlet zayıflamış, sözün değeri düşmüş, emeğin bereketi kaçmış.

İnsanlar birbirine yabancılaşmış, kurumlar ruhunu yitirmiş. Çünkü dünyanın nizamı, tarih boyunca hep beş temel sınıfın sağlam durmasına bağlı olmuştur: İlmi taşıyanlar, vicdanı taşıyanlar, mücadeleyi taşıyanlar, yönetimi taşıyanlar ve ticareti taşıyanlar. Bunlardan biri sarsılınca toplum sendelemeye başlar; hepsi sarsılınca bir medeniyetin bütün çivileri gevşer.

Peygamber varisi olan âlimler, ilmiyle amel etmeyi bırakıp dünyaya tamah ettiğinde toplumun rehbersiz kalması kaçınılmazdır. Günümüzde vahye, Kurân-ı Kerim ve sünnet-i seniyyeye uymayan skandal açıklamalar, lüks gösterişli hayatlar, hakikatten uzaklaşmanın acı örnekleridir, âlimlerin imtihanıdır.

İlmi taşıyan âlimler bozulursa gerçek, zahirin üzerine gölgelenir. Topluma rehberlik edecek söz karanlıkta kalır. Bugün sosyal medyada bilgi kirliliğinin, sahte uzmanlığın, popülizmin yükselişi; gençlerin “kime güveneceğini” bilemez hale gelmesine yol açıyor. Oysa bilgi, makam için değil, hakikatin iyiliği içindir. Bir toplum, doğruyu söyleyen insanlarını kaybettiğinde sadece cehâlet değil, karanlık çoğalır.

Tevazu ve takva timsali olması gereken zâhidler, dünyevî makam ve mansıpların cazibesine kapıldığında maneviyat çöker. Sosyal medyada gösterişli hayatlar süren dinî alanlarda fikir ve içerik üreterek insanları yönlendirenler, bazı sivil toplum yöneticilerinin şatafatlı hayatları, bu yozlaşmanın güncel tezahürleridir, zâhidlerin imtihanı ve dünyaya meyildir.

Maneviyat ve vicdan sahibi zâhidler bozulursa toplumun ruhu eksilir. Ölçüsüz tüketimin, gösterişin, benmerkezci hayatın arttığı bir çağda; iç dengeyi taşıyacak insanlar azaldığında, toplumda iyilik ve tevazu zayıflar. Oysa her toplumun, nefes alabileceği temiz bir vicdan havzasına ihtiyacı vardır.

Allah yolunda cihad eden gâziler, riya ve ganimet hırsına kapıldığında zafer müyesser olmaz. Modern dünyada "vatanseverlik" maskesi altında yürütülen savaş ticareti, silah........

© İstiklal