Hakikatin Tersyüz Edilişi: Türk-İslâm Kimliğine Yönelik 200 Yıllık Hafıza, Kültür ve Medeniyet Savaşları
Son 200 yıl, bu toprakların tarihine bakıldığında, yalnızca savaşlar, işgaller ve darbelerle değil; daha derin, daha sinsi bir savaş belgelere yansımış: kimlik, kültür ve medeniyet savaşı.
Dostun düşman, düşmanın dost; hakikî Türk’ün “öteki”, ötekinin “Türk”; vatanın gerçek sahiplerinin gerici, işgalcilerin çağdaş gösterildiği bir tersyüz çağında yaşıyoruz.
Bu süreç, yalnızca tarih kitaplarının değil, zihinlerin, vicdanların, hatta çocuklarımızın hafızalarının tahrif edilmesiyle sürmüş. “Tersyüz Olmuş Kimlikler” artık sadece bir metafor değil; bir milletin ruh ve maneviyatının yeniden güçlenmesidir.
Bu coğrafyada Türk-İslâm medeniyetinin, öz kültür birikiminin, ilim, itikad, hukuk ve tasavvuf mirasçıları olan Ehl-i Sünnet Müslümanlar hedef alınmış. Hedef alanlar ise, Siyonizm, Masonizm, ateizm ve küresel destekçileriyle Yahudi Yemelyan Yaroslavsky liderliğinde Militan Ateistler Birliği idi. Çünkü bu Müslümanlar, Türk, İslâm coğrafyanın hem öncüleri hem de tekâmül/yükseliş sebebiydi. Gerçek düşmanlar, Müslüman toplumları kendilerine yabancılaştırarak kazanmış. Asıl işgal, topraklarda değil, zihinlerde başlamış.
Bir milleti yok etmek için silaha gerek yoktur. Ona gerçek tarihini ve milletini unutturun, bir kısım kahramanlarını hain, bir kısım hainleri kahraman gösterin, kendi değerlerine ve milletine yabancılaştırın. 200 yıldır yaşanan da tam olarak bu olmuş.
Osmanlı'nın son döneminden bugüne, Türk-İslam medeniyetinin temel taşıyıcıları olan Ehl-i sünnet Müslümanlar, özellikle Müslüman hakiki Türkler, sistematik bir kimlik çarpıtmasıyla ve tasfiye ile karşı karşıya kalmış. Gerçek vatanseverler "yobaz", vatanı satanlar "aydın" ilan edilmiş: Güncel sosyal medya kaynaklar göstererek bunu vurguluyor.
Bu çarpık algının temelleri, 19. yüzyılın sonlarında atılmış. Güncel tarihî sunumlar ve tartışmalardan anlaşıldığına göre İsmi “Türk” ama hakiki Türklerden oluşmadığı bilinen Siyonizm ve yabancı devlet destekli Jön Türk hareketiyle başlayan süreç, Batılılaşma, yenileşme, modernleşme, çağdaşlaşma adı altında kadim öz medeniyet değerlerinden kopuşun kapısını açmış.
Öyle ki, 1923'te Türkiye nüfusunun 'i Müslüman iken, 2023'te kendini "dindar" olarak tanımlayanların oranı Q'e düşmüş. Bu, sadece bir istatistik değişimi değil, derin bir kültürel dönüşümün, sekülerleşmenin, deistleşme ve ateistleşmenin göstergesidir.
Medyada ve sosyal medyada, vatanı ve dini için can verenler "fanatik", vatanı satanlar, İslâm dinine ve ehli sünnet Müslüman hakiki Türklere karşı algı operasyonları yapanlar "entelektüel" ilan edilmiş.
Tarih, milletlerin aynasıdır; ama o aynayı kimlerin tuttuğu, bize hangi yansımayı gösterdiği her zaman hakikatle aynı değildir.
Anlaşılıyor ki son 200 yıldır bir milletin aynası ters çevrilmiş durumda. Dostumuz düşman, düşmanımız dost gösterilmiş; hakikî Türk, yani imanla, ilimle, itikatla yoğrulmuş Müslüman Türk, “öteki” yapılmış.
Buna karşılık, kendi tarihine, kültürüne,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein