Nedenlerin izinde (26)
ZULMÜ ALKIŞLAYANLAR, ZALİME DUR DİYEMEZ!
“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem…
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.” Bu milletin vicdanıyla konuşan, ahlakını terennüm eden, duruşunu özetleyen Mehmet Akif Ersoy, bu dizelerle bu milletin ruh dünyasını dillendirmişti. Peki ya şimdi? Bugünün manzarasına bakarak böylesi bir erdemin gereğini yapacak kaç kişi var bu ülkede?
Bir bakın Allah aşkına, ülke ne hale geldi veya getirildi! Örnek mi? Papa ölüyor, bayraklar yarıya indiriliyor. Suudi Kralı ölüyor, yas ilan ediliyor. Ama bu toprakların öz evlatları, dağ başında metan gazına kurban gidiyor, kimsenin umurunda değil. On iki askerimiz göz göre göre şehit oluyor; devlet sessiz, ekranlar suskun, vicdanlar sağır. Bir millet şehit olan askerlerinin yasını tutamıyorsa o ülkenin geleceği olur mu? Ülke yanıyor, ormanlar alev alev, zeytinlikler kesiliyor rant uğuna; köylü ağacına sarılıyor, “kesme zeytinimi, kesme rızkımı!” diye yalvarıyor... Ama bu çığlıklar, ihale sıcaklığında sağırlaşan kulaklara ulaşmıyor. Kalpler, kömür zifti. Devleti yönetenler, ağaca sarılanı koruyacağına maden çıkartacağım diyerek zeytin ağaçlarını kesenlerden yana…
Şimdilerde yine bir büyük sarmalın içinde Türkiye Cumhuriyeti. Sarmalın adı ne? “Terörsüz Türkiye” Emperyalist güçlerin önünde diz çöktürülen Türkiye Cumhuriyeti’ne biçilen kefenin adı. Kefen diyorum,........
© İstiklal
