Suriye’de Nöbet Değişimi: Bir Devrinin Sonu ve Bölgesel Aklın Zaferi
Washington koridorlarında uzun süredir fısıldanan ancak “stratejik atalet” nedeniyle bir türlü eyleme dökülemeyen o kaçınılmaz gerçek, nihayet National Security Journal tarafından yayınlanan son analizle kristalize olmuştur. Analizi özeti: “ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, artık çözümün değil, geçmişte kalmış bir sorunun parçasıdır.” şekilde tek cümleye indirgenebilir.
Peki, durum gerçekten de böyle midir?
Esed rejiminin çöküşüyle birlikte taşların yerinden oynadığı Levant havzasında, Amerikan postallarına duyulan ihtiyaç, sahanın yerel dinamikleri ve bölgesel güçlerin “reelpolitiği” tarafından fiilen ortadan kaldırılmış mıdır, bir bakalım.
Tarihsel perspektiften bakıldığında, ABD’nin Orta Doğu politikasının Soğuk Savaş bakiyesi “doğrudan müdahale” doktrininden, “kıyıdan dengeleme” stratejisine evrilmesi gerektiği açıktır. Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol sahalarında veya El-Tanf üssündeki o izole çöl parçasında Amerikan bayrağı dalgalandırmanın, Washington’ın küresel çıkarlarına sağladığı marjinal fayda, ödenen maliyetin çok gerisinde kalmaktadır. Özellikle Çin ile Pasifik’te, Rusya ile Doğu Avrupa’da büyük güç rekabetinin kızıştığı bir dönemde, Suriye’de birkaç yüz askerle tutulan nöbet, stratejik bir körlükten öteye gidemez. Zira sahadaki boşluğu dolduracağı iddia edilen kaos senaryoları, bizzat bölgenin yerel aktörleri tarafından boşa düşürülmüştür.
Bu denklemin en kritik değişkeni ve oyun kurucusu şüphesiz Türkiye’dir. Ankara,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin