Dünyada ve Türkiye’de Nefret Söylemleri Üzerine Bir Değerlendirme
Nefret söylemi bir insana ya da gruba; ırkı, dini, cinsiyeti, etnik kökeni, dili, engelli oluşu, cinsel yönelimi ya da siyasi görüşü gibi özelliklerden ötürü aşağılama, dışlama, küçük düşürme veya düşmanlık besleme amacıyla kullanılan söz, yazı ve davranışlar olarak tanımlanabilir. Kısaca; bir gruba karşı önyargı ve düşmanlık içeren ifadeler kullanmak olarak da özetlenebilir. Günümüzde nefret söylemleri en çok iki başlık üzerinde yoğunlaşır. Irkçılık ve cinsiyetçilik.
Tarihsel bağlamda nefret söylemlerine kısaca göz atmak gerekirse:
Antik çağlarda Eski Yunan ve Roma’da günümüzdeki anlamda bir “ırk” kavramı yoktu. “Barbar” sıfatı halklara karşı ayrıştırıcı ve ötekileştirme unsuru olarak kullanılırdı. Barbar demekteki asıl amaç kültürel bir üstünlük duygusuydu. Yunan ve Roma halkı dışındaki tüm toplumlar, onlara göre barbardı. Kendinden olmayanı medeniyetsiz sayan bir zihniyet ve davranış biçimi vardı. İşte bu; “kültürel ayrımcılığın” ilk örneği ve nefret söylemlerinin başlangıcıydı.
15. – 17. Yüzyıllar arasında coğrafi keşiflerin yoğunlaştırdığı kölelik sistemi çıkıyor karşımıza. Avrupa Devletleri, Afrika ve Amerika’yı sömürmeye başladıklarında köle ticareti başlıyor. Afrikalılar ten renkleri bahane edilerek aşağılanıp köleleştiriliyor. “Beyaz ırkın üstünlüğü” düşüncesi şekillenirken; ırkçılığın modern anlamdaki başlangıcı böylece tarihlenmiş oluyor. (Ötekileştirme başlıklı nefret söylemi!)
Darwin’in evrim teorisi, bilinçli olarak yanlış yorumlanmış ve “Sosyal Darwinizm” ortaya çıkmıştır. “Beyaz ırk diğerlerine göre daha gelişkindir ve buna göre beyazlar üstün ırktır!” Diyerek sömürgeciliği ve kölelik sistemi meşrulaştırılmıştır.
20. Yüzyıla gelindiğinde ırkçılık bu dönemde en yıkıcı ve sistematik biçimini aldı. Nefret söylem olmaktan çıkıp eyleme, katliama ve savaşa dönüştü. Faşizm ve Nazizm Almanya’da Hitler yönetimi döneminde: “Aryan ırkı üstün, Yahudiler ve diğer tüm ırklar aşağı!” Holokostu ile insanlık tarihinin belki de en acımasız nefret söylemi manşetini atmış oldu.
Günümüzde ırkçılık hukuken yasaklanmış olsa da bazı yerlerde sosyal ve ekonomik biçimde ayrımcılığa ve ötelenmeye varan haliyle devam etmekte. Birleşmiş Milletler (BM Şartı 1945) ve diğer birçok ülke ırkçılığa karşı yasalar çıkararak bunu; “İnsanlık Suçu” olarak tanımladı.
Neden nefret edilir?
Toplumsal etkisi nedir?
Kitleler halinde toplumsal nefret söylemleri neye yol açar, neyi tetikler?
Elbetteki toplumlarda bölünme yaratır ve uluslararası boyutta savaşa kadar gidebilecek derin fay kırıkları yerleştirir. İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırım konuya en yakın örnektir.
Yazıya konu olan nefret söylemleri başlığımızı Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem 2019 yılı (H.D. Vakfı) raporunda yayımlanmış nefret söylemleri kategorisi ile açıklamaya devam edelim:
Beş farklı söylem başlığı çıkarılmış raporda:
Kategorize edilmiş tüm bu maddeler evrensel boyuttaki verilere dayanarak yapılmıştır. Söylemlerin en çok görüldüğü iki grup ise ırk ve cinsiyet üzerinden yapılan nefret söylemleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
1997 yılında Avrupa Bakanlar Komitesinin nefret söylemi hakkındaki tavsiye kararında ortaya koyduğu tanıma kısaca yer vermekte yarar var: “Nefret söylemi kavramı, ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, Yahudi........© İstiklal





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d