Hakkı Tavsiye
Okuyucularımız hatırlayacaklardır. “Hak” konusunu merkeze aldığımız yazılarımıza devam ederken, bazı acil konuların öne çıkması sebebiyle bu seriye ara vermiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu yazımızda hakkı tavsiye etmenin hayati önemine ve bunun biz Müslümanlar için nasıl büyük bir görev olduğuna temas edeceğiz.
1- Hakkı Tavsiye Görevi
Hayatın her safhasında ve bütün yeryüzünde hakkı hâkim kılmak, imanın gereği ve Müslümanın en büyük davasıdır. Çünkü “el- hakku ya’lu velâ yu’la aleyh / Hak yücedir, ondan üstün ve yüce bir şey yoktur.” Allah Teâlâ haktır, İslam haktır, Kuran haktır, Hz. Peygamber’in (sav) nübüvvet ve risâleti haktır. Ki bunları, serideki önceki yazılarımızda işlemiştik.
İnsanların yaratılış gayesi olan Allah’a kulluk ve ibadet, hak ortamında gerçekleşir. O bakımdan İslam’da hak - batıl ayrımına çok önem verilir. Hak sadece İslam’dır. Onun dışındaki yollar -sayıları, çeşitleri ne kadar çok olursa olsun- batıldır. Günümüzde bu büyük ve temel gerçek maalesef sulandırılmak istenmekte, kavram kargaşasıyla hak ve batıl birbirine karıştırılmakta ve böylece hidayete giden yol ya kesilmekte veya tehlikeye sokulmaktadır.
Hayatta asıl olan, hak ve hakikattir. Batıl ise arızidir ve her menfi durumun sebebidir.
İslam’da gaye, hakkı hâkim kılmaktır. Allah’ın emir ve hükümlerinin gayesi ve maksadı budur. Bütün Müslümanların taşıması gereken niyet ve hedef de, hakkı bulmak, hakta olmak ve hakkı dava etmek olmalıdır. Bütün bu sebeplerle hakkı tavsiye etmek, en hayati, en ulvi görevdir.
2- Hakkı Hâkim Kılmanın Yol ve Metodları
Hayat imtihanında insanların batıldan kurtulup hakka dönebilmesi için Allah pek çok peygamber göndermiştir. Bununla birlikte onları / kullarını iradeleriyle baş başa bırakmış, tercihlerine belli çerçevede müdahale etmemiştir. Yani onlara irade-i cüz’iyelerini kullanma hürriyeti vermiştir. Allah’tan başka yaratıcı olmadığından, insanların bâtılı tercih etmeleri sonucu onu, yani bâtılı yaratan da Allah’tır. Ama Allah’ın şerde / batılda rızası yoktur.
Allah, gönderdiği peygamberlere tebliğ görevi yüklemiştir. Yani hakkı tavsiyenin en temel fiili, hakkı tebliğdir. Elbette ki bu tebliğde verilen mesaj vahye dayanır.
Hakkın galebesi için, gönderilen bu peygamberlerin yolundan yürüyen müminlere de yüklenen görevler vardır.
Birbirinden kesin hatlarla ayrılmamakla birlikte bu görevlerin emr-i bi’l maruf nehy-i ani’l münker, hakkı tavsiye, vaaz u nasihat, hak ve hakikatin önünün kesildiği yerde şerre engel olmak için tatbik edilen cihad gibi çeşitleri vardır.
Tebliğ, peygamberler başta olmak üzere, müminler tarafından inanmayanlara yönelik yapılır. Onlar hakka ve İslam’a çağrılır.
Emr-i bi’l maruf nehy-i ani’l münker (iyiliği emredip kötülüğü yasaklamak) seçkin ve mümkünse elinde maddi / manevi yaptırım gücü olan bir zümre tarafından tatbik edilir.
Hakkı tavsiye, her bir müminin diğer mümin kardeşlerine karşı vazifesidir.
Vaaz u nasihat, “hoca” dediğimiz, kürsü sahibi insanların halka yönelik verdiği bir hizmettir. Onları........
© İstiklal
