Gelmek ve Gitmek Üzerine Bir Fikir Jimnastiği
Bazen duygulu bir anda şöyle bir iç çekeriz. “Geldik gidiyoruz.”
İki kelimelik küçük cümle.
Manası çok büyük.
“Geldik gidiyoruz.” Bu iki kelimelik cümlenin manasını insan yaşadıkça ya da yaşlandıkça daha çok idrak ediyor.
“Geldik gidiyoruz.”
Yani bir misafir olduğumuzu, Dünya’dan ayrılmaya odaklandığımızı idrak ettiğimiz anda (bu odaklanma daha çok belli yaşı geçtikten sonra başlıyor) “gelmekten daha çok gitmek” ruhumuzu daha fazla meşgul ediyor.
Gitmeye odaklanma, daha çok 40’tan, 50'den, 60’tan sonra başlıyor.
Bir insanda 40’tan, 50'den, 60’tan sonra “gitmeye odaklanma” dediğimiz husus meydana gelmemişse (Allah onu ıslah etsin) o kişi zarar üstüne zarara girebilir.
Bir kişi, yaşı itibariyle 40’tan, 50'den, 60’tan sonra da bu Dünya’nın fani ve geçici olduğunu fark etmediyse, yazık ona, veyl ona. (Yaşlı olduğu halde genç gibi yaşayanlara her daim hayretle baktım ve onların o hallerini tasvip etmedim)
Gençken ve orta yaşlarda iken bazı şeyleri ve bazı gerçekleri farketmemiş olabilirsin, ancak yaşın kemale erdiği 40’tan sonra yavaş yavaş insan, artık ötelere ve ölüm sonrasına odaklanmalıdır.
Kimse Dünya’ya çivi çakmaz, Kimse Dünya’ya kazık çakmaz. Herkes bir gün ölecek. Budur en basit, en yalın, hatta en yakın gerçek.
Yaş ilerledikçe insan şunu anlıyor. Yaşlandıkça insan........
© İstiklal
