menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yusuf Said Uçak'ın İntiharı: Sol, Feminizm, İfşa ve Linç

15 1
09.06.2025

Beş gün önce Yusuf Said Uçak isminde üniversite öğrencisi bir gencin intihar haberi sosyal medyaya yansıdı. Ben olaydan “Devrimci Gençlik Dernekleri” (DGD) isimli hesabın yaptığı açıklamayla haberdar oldum. Açıklamayı ve bu açıklamanın “alıntılandığı” bütün retwitleri okudum. Daha sonra DGD, biri “Yeni Demokrat Kadın” (YDK) hesabının yaptığı açıklamaya cevap olmak üzere, iki açıklama daha yaptı. Onları ve konuya ilişkin bulabildiğim başka paylaşımları da okudum. Bu arada intihara ilişkin internette bir tarama yaptım. Maalesef Yusuf Said’in kimliğine ve olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin yeteri kadar bilgi olmadığını belirtmeliyim. Bu arada Yusuf Said’in İmamoğlu eylemlerinde DGD’ye örgütlendiğini de ifade edelim. Nitekim ilk üç gün boyunca tartışmalar bir kişinin intiharından çok, örgütsel savunu ve suçlamalar bağlamında yürüdü.

Olayın merkezinde “Yusuf Said’in bir kadına cinsel taciz”de bulunduğu iddiası yer alıyor. İddia henüz somut bir kanıt olmadan 3 Haziran günü “anonim” bir hesap tarafından “Teşhir Ediyoruz! Bu Bir Cinsel İstismar İfşasıdır!” üst başlığıyla sosyal medyada paylaşılıyor. Yapılan paylaşımlarda Yusuf Said’in dört kadın tarafından dövüldüğü (bazı feministlerin ifadesiyle “cezalandırıldığı”) görülüyor. Ardından Yusuf Said’e yönelik sosyal medyada bir linç kampanyası başlıyor. Bu paylaşımların yapılmasından bir gün sonra, 4 Haziran günü, Yusuf Said Uçak intihar ediyor. Yusuf’un intiharından sonra ifşa ve linç mekanizmasını işleten kişiler sosyal medya hesaplarını kapatıp kayıplara karışıyor.

Devrimci Gençlik Dernekleri (DGD) yaptığı açıklamalarda -öz olarak- Yusuf’la ilgili iddiaları soruşturmak ve açıklığa kavuşturmak üzere bir süreç işletirken, iddia sahiplerinin konuyu sosyal medyaya taşıyıp ifşa mekanizmasını işletmesiyle sürecin akamete uğradığını ve bu trajik sonucun ortaya çıktığını vurguluyor. Fakat gerek DGD’nin yaptığı açıklama gerekse Yusuf’un arkadaşlarının yaptığı açıklamalar “ifşa ve linçi” savunan feministler tarafından “fail aklama” olarak tanımlandı. Örneğin Yeni Demokrat Kadın hesabının yaptığı açıklama ifşa ve linç mekanizmasını savunurken bu mekanizmanın ardındaki mantığı da vurguluyor:

“Bütün bunların esas sebebi sistemin kadın ve LGBTİ ’lara yönelik şiddet karşısında failleri ve erkekleri cezasızlıkla ödüllendiren tutumlarının karşısında bir alternatif olabilmenin bize yolunu açan ‘kadının beyanı esastır, aksini ispat yükümlülüğü faile aittir’ ifadesinin devrimci saflarda adından çokça söz edilse de yaşam bulamamasıdır.”

Aralık Feminist Kolektif’in (@aralikfeminist) konuya ilişkin 8 Haziran’da yaptığı açıklama da “Kadının beyanı esastır, erkek aksini ispatlamakla yükümlüdür” ilkesini feminist mücadelenin en temel ilkelerinden biri olarak tanımlıyor.

Yusuf Said’e yönelik “ifşa ve linç mekanizmasını” işleten feministlerin örgütlü olduğu “Öğrenci Kolektifleri” (@kolektifler3) ise intiharın ardından 3 gün sessiz kaldıktan sonra bir açıklama yaptı. Açıklamada videoyu paylaşan kişinin örgütsel ilişkisinin kesildiği belirtilmekteydi. Olaya ilişkin belirsizlikleri aydınlatmasa da Öğrenci Kolektifleri’nin yaptığı açıklama ifşanın mantığını savunurken Yusuf’a yönelik gerçekleştirilen muameleyi “bireysel” bir karar olduğu gerekçesiyle sahiplenmemektedir:

“Yaşananların muhatabıyız, çünkü bu süreç bilgimiz ve örgütlü tavrımız dışında gelişmiş olsa dahi içimizden bir kişi de bireysel kararıyla ve tarafımıza hiçbir bilgi vermeden bu sürecin parçası olmuştur.”

Diğer taraftan Yusuf’un yakın arkadaşları, onun asla böyle biri olmadığını söylüyor, “taciz” iddialarını reddediyor ve Yusuf’un “yargısız infaza” uğradığını belirtiyor. Özellikle @oliviagrace1312 hesabının “Dostundan Biricik Yusuf İçin Birkaç Söz” başlığıyla yaptığı paylaşım ifşa ve linç mekanizmasının mantığını ve sonuçlarını kavramak açısından önemli ipuçları veriyor:

“Bu videoda bulunan kişiler Yusuf’un vefatını duyunca gönderilerini silip hesaplarını kapatıp sessiz kalsalar da yaptıklarıyla övünmüştür. Şahsımca feminizm [feminist demek istiyor sanırım] hareket olarak gördükleri şey tam da feminizmi baltalamıştır. Karşı olunması gereken şiddet, linç kültürü, yargısız infaz ve ahlaki-hukuki değerlerin yok sayılması yaşanmıştır. Ortada sadece iddia vardı, küçük bir açıklama yapılmadı, detaylar paylaşılmadı, bahsedilen taciz nedir hiç bahsedilmedi. Böyle ciddi bir süreci ciddiyetsizlikle yürütmüşlerdir. Hepsini geçiyorum, bunca ağır ve arkasında durulan bir ifşa varsa hukuki süreç başlatılmalıydı. ‘Adalet zaten işlemiyor. Biz kadınların beyanını esas alırız.’ diyerek Yusuf’a istediklerini yapmakta kendilerine hak biçtiler. Kadının beyanı hukuki süreçte esastır. Bir insanın hak savunuculuğunu yaptığını düşündüler ama Yusuf’un haklarını elinden aldılar. Hakkı yendi ve yok edildi. Yusuf bunları hak etmedi, aynı karşı taraf gibi Yusuf’a da kulak verilmeliydi.”

Olay kısaca böyle. Kuşkusuz bu olayın tartışılması gereken çok yönü var. Her şeyden önce taciz iddiasına konu olan eylemin ne olduğu hakkında bir belirsizlik söz konusu. Arkadaşlarının yaptığı........

© İslami Analiz