Gazze Cehennemi ve Münafık Yöneticiler
Siyonist çete Filistin topraklarına yerleştiğinden beri zamana yayılmış bir soykırım işliyor. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana ise dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir canavarlığı Gazze halkına uyguluyor. İki yıla yakın bir süredir devam eden saldırılarla Gazze adeta cehenneme döndü. Her taraf ateş altında. 2 milyon 300 bin insanın yaşadığı Gazze'de vurulmamış yer, yıkılmamış bina kalmadı. Bombardımanların tesiriyle bütün Gazze Şeridi enkaz yığınına döndü. Resmi rakamlar ölü sayısını 62 bin ile sınırlasa da, asıl ölü sayısının bu rakamın birkaç mislinden fazla olduğu kanaatindeyiz...
Bu nasıl bir acımasızlık, bu nasıl bir sadistlik böyle? Öldürmeye, kan içmeye doymadılar...
Erdem ve vicdan sahibi dünya halkları yaptıkları protesto mitingleriyle kahır ve öfke içerisinde Siyonist çeteyi telin edip lânetlerken (İran ve Yemen'in haricindeki) Müslüman ülkelerin başındaki siyasî liderler zillet içerisinde sessizliğe bürünmüş vaziyette bu canavarlığı seyrediyor. Çünkü korkuyorlar. ABD ve Siyonist çeteden korkuyorlar, koltuklarını kaybetmekten korkuyorlar. Nitekim Siyonist çete lideri katliama başlarken, "Koltuklarınızdan olmak istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın" demişti. Onlar da bu talimata harfiyen uydular. Yerin dibine batsın sizin makamınız, yerin dibine batsın sizin koltuklarınız. Bu nasıl bir onursuzlutur, bu nasıl bir zillettir böyle? Sizin insanlık ve vicdandan yana zerre kadar haysiyetiniz yok mu? Din kardeşlerimiz orada en barbarca yöntemlerle katledilirken bir şey yapmamak, harekete geçmemek hangi insanlığa, hangi vicdana sığar. Dininiz size susmayı mı emrediyor, yoksa harekete geçmeyi mi? Allah Teâlâ'nın hükümlerini çiğnediğinizin farkında mısınız? Siz dinin hükümlerini çiğnerken Siyonist çete katliamını dinî saikle yapıyor. Siyonist çete işlediği bu vahşeti dinî vecibe olarak görüyor. Bu nedenle hiçbir sınır tanımadan, kınayıcıların kınamalarına aldırmadan pervasızca katliam yapıyor. Peki, yüce dinimiz İslâm Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlere "zulme uğrayan insanlara yardımcı olmak hususunda" vecibe yüklemiyor mu? Örneğin, "Size ne oluyor ki, Allah yolunda çaresiz bırakılan ve: 'Rabbimiz! Zalimlerden bizi kurtar. Bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diye yalvarıp duran zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar adına neden savaşmıyorsunuz?" (Nisa: 75) Şunu bilmiş olalım ki, Allah Teâlâ'nın bu emri Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerin hepsini muhatap almaktadır. Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerden hiçbiri Allah Teâlâ'nın bu buyruğundan muaf değildir. Peki şimdi sormuş olalım; "Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler bu soykırım sürecinde Allah Teâlâ'nın buyruğuna göre mi hareket ettiler, yoksa Netanyahu melununun direktiflerine mi uydular? Daha açık bir ifadeyle, bu durum karşısında kimler Allah Teâlâ'yı ilâh edindi, kimler Netanyahu'yu ilâh edindi? Mesele çok açık ve net! Dinin hükmü ortada. Kimler kimi ilâh ediniyor? İran ve Yemen'in haricindeki Müslüman ülkeler bu süreçte ne yaptı? İsrail'e bir taş attılar mı? Bırakın taş atmayı, İran ve Yemen'in fırlattığı füzeleri İsrail'den önce Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri engelleme........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d