menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Fas’ın Fes Şehrinde Yatan Endülüs’ün Meşhur Devlet Adamı, Şair ve Tarihçisi Lisânüddîn İbnü’l-Hatîb (1313-1374)

14 0
14.06.2025

İbnü’l-Hatîb, İspanya’daki son Müslüman devlet Benî Ahmer/Nasrîler’in başkenti olan Gırnâta’nın 50 km. batısında bulunan Levşe’de (Loja) 15 Kasım 1313’te doğdu. O, Endülüs’ün fethinden sonra Suriye’den Endülüs’e göç eden Yemen asıllı soylu bir aileye mensuptur.

İbnü’l-Hatîb, Benî Ahmer’in yükseliş döneminin ikinci sultanı olan V. Muhammed döneminde kâtip ve vezir olarak görev yaptı, sultandan sonra ikinci adam statüsüne yükseldi. Ancak siyasî rakiplerinin onun aleyhinde yürüttükleri kampanyalar ve faaliyetler yüzünden Gırnata’yı terk ederek Fas’a geçti. Kısa bir süre sonra da Fas’ta tutuklanıp hapishanede katledildi.

Lisânüddîn İbnü’l-Hatîb, Benî Ahmer’in (Nasrîler/Gırnata Sultanlığı) son derece önemli bir devlet adamıdır. O, vezir, kâtip, şair, fıkıh âlimi, edip, tarihçi, sosyolog, filozof, siyasetçi ve velûd bir müellif olarak nitelenir. Farklı alanlarda altmış civarında eser yazmış ve bunların ancak otuzu günümüze gelmiş, diğer kitapları, muhtemelen muhalifleri tarafından Gırnata meydanlarında yakıldığı için günümüze ulaşmamıştır.

Hakkında yedi dilde kitap ve makale yazılmış olan İbnü’l-Hatib’le ilgili Türkiye’de ilk çalışma, tarafımızdan doktora tezi olarak gerçekleştirildi. Prof. Dr. Mehmet Özdemir hocamın danışmanlığında 2004 yılında Lisanüddin İbnü`l Hatib`in Siyasî Kişiliği ve Tarihçiliği adıyla hazırladığımız tez, 2012 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basıldı. (1)

İbnü’l-Hatîb, batı İslâm dünyasının özellikle de Benî Ahmer’in yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden biridir. Aynı zamanda Benî Ahmer’in en önemli müellifi, şairi ve devlet adamıdır. Hatta o, Endülüs tarihinde bu evsaftaki seçkin şahsiyetlerin son temsilcisi olarak kabul edilir.

İbnü’l-Hatîb, Benî Ahmer Devleti’nin en kritik dönemlerinde görevler üstlenmiş hem siyasî kişiliği ile hem de eserleriyle büyük başarılara imza atmıştır. Farklı alanlarda altmış civarında eser telif etmiş çok yönlü bir entelektüeldir. Tarih, coğrafya, şiir-edebiyat, siyâset, tasavvuf ve tıpla ilgili yazdığı eserler son derece önemli tespitler ve değerlendirmeler içermektedir.

Şiir ve sultanlar arası yazışmalarla ilgili telif ettiği eserler hem çağdaşlarınca hem de sonraki dönemlerde yaşayanlar tarafından en üst düzeyde övgüye layık görülmüştür. Mesela, çağdaşı İbn Haldûn onu “nazımda ve nesirde Allah’ın mucizelerinden biri” olarak nitelerken, Kalkaşendî, İbnü’l-Hatîb’in siyasî mektuplarını diplomatik nesir türünün en seçkin örnekleri olarak kabul etmiş ve Subhü’l-a‘şâ’da bu mektuplara yer vermiştir.

Siyasetle ilgili çeşitli risaleler kaleme almış ve başta Yunan olmak üzere Türk ve İran siyaset erbabının görüş ve düşüncelerini özümseyerek kendi siyaset nazariyesini ortaya koymuştur. Bu alandaki görüşlerini Bustânü’d-düvel adlı eserinde genişçe açıklamıştır. Yazılan kısmı otuz cildi bulan bu eser tamamlanamamıştır ve günümüze de ulaşmamıştır.

Uğraştığı her alanda dikkatleri üzerine çekecek bir maharet sergileyen İbnü’l-Hatîb tıp alanında da özellikle müsteşriklerin büyük takdirlerine mazhar olmuştur. Bilhassa VIII/XIV yüzyılın ortalarında vuku bulan veba salgını üzerine konuyla ilgili bir risale kaleme almış ve bu hastalığın bulaşıcı olduğunu tespit etmiştir. Bu tespiti yapmış olması tıp alanında da İbnü’l-Hatîb’e yoğun ilgi gösterilmesine sebep olmuştur.

Onun tarihle görüşlerine gelince, İbnü’l-Hatîb tarihi; malumatın aktarılması, güzel hasletlerin ölümsüzleştirilmesi, neseplerin bilinmesi ve tecrübe kazanılması için bir araç olarak görmektedir. Ona göre tarih, akıl sahiplerinin ibret alması ve kendilerini geleceğe hazırlaması için geçmişte yaşananları derleyip toplayan bir ilimdir.

Bu tariften hareketle İbnü’l-Hatîb’in “Öğretici/maslahatçı (pragmatik) tarihçiler” arasında yer aldığını söyleyebiliriz. Çünkü bu tür tarih yazıcılığında tarihten ders ve ibret almak, faydalı bir sonuç çıkarmak temel amaçlardan biridir. Onun bu grup tarihçiler arasında yer almasına sebep olan tarzda tarih yazması yaşadığı dönemden kaynaklanmıştır. Çünkü H VIII/M.XIV. yüzyıl gerek İspanya’daki gerekse Mağrib’deki batı Müslüman toplumlarının........

© İnsaniyet