Nurettin Topçu ve İdeal Öğretmen
Özgün bir düşünür, bir fikir insanı.
Yirminci yüzyıl Türk düşünce dünyasında kendine has fikir ve yorumları olan ender şahsiyetlerden.
Bir gönül insanı, sûfi.
Ruh güzelliğini, safiyetini, arılığını yansıtan insan, ihlas abidesi.
Bir çile ve ıstırap insanı, mustarip.
Bir eylem ve hareket insanı, müteharrik.
Millî ve yerli bir filozof.
Bir Anadolu insanı.
Çok yönlü yerli bir insan. Millî, İslami, sosyal, ekonomik, tarihi, fikrî, felsefî, talim ve terbiyevî meselelerde kafa yoran bir Anadolucu.
Bir isyan adamı. Ama onun isyanı anarşi, terör ve kargaşa getiren bir isyan değil asil bir tavır ve hareket barındıran isyan. Bu isyanını gösteren, yaşayan, felsefe ve eğitimin yanı sıra sanat, edebiyat, sosyoloji, kısmen siyasetle hareketinin mücadelesini veren bir insan.
Ve bir muallim. Ömrünün en cevval, üretken, dinç ve olgunluk dönemlerinde resmî olarak tam kırk yıl mekteplerde görev yapmış bir muallim. Ancak onun muallimliği bedenen son nefesini verinceye kadar sürse de manen hâlâ bu vazifeyi görmekte, sayısız insana rehberlik yapmaktadır. Gerek sağlığında gerek vefatından sonra nice talebeler yetiştirerek ülkemizin sanat, kültür, düşünce, siyaset ve akademi dünyasında etkili pek çok şahsiyetin yetişmesine vesile olmuştur.
İdeal Bir Muallim Olarak Nurettin Topçu
“Kırk sene muallimlik yaptım, mabede nasıl girdimse sınıfa da öyle girdim.”
Kitap ve konferanslarında, özel sohbetlerinde sık değindiği konulardan biri elbette maarif ve ideal muallimin özellikleridir. Çünkü o, millet ve devlet olarak yaşadığımız sıkıntı ve zorlukların özünde maarif sisteminin yanlış kurgulandığını ve bu sistemi yürütecek muallim kadrosunun ideal özellik ve hareketlerde bulunmadığını görmekteydi.
Bu saikle o, maariften, mektepten ve talebelerden hiç kopmadı. Bir nefer olarak hep ders verdi, anlattı, yazdı, konuştu, sohbetler, seminerler, konferanslar verdi. Özlemini çektiği, hayalini kurduğu gençliği yetiştirmek için hep hareket hâlinde oldu. Onun hareketi de sükûneti de kendine özgü bir eylem ve faaliyetler içermekteydi.
Onun gözünde muallimlik çok ulvî, mukaddes ve ibadî bir vazifedir.
O muallimlik yapmayı çok sevdi.
Bu sebeple ömrü boyunca yaptığı muallimlik aynı zamanda Rabbine bir kulluk, millet ve devletine de vefa borcudur. Yaptığı işi ciddiyetle, samimiyetle, vakarla, disiplinle, mesuliyet duygusuyla yapmıştır.
“Nurettin Topçu ciddi, vakur, dikkatli ve disiplinli bir hocaydı. Öğrenciyi de öyle görmek isterdi. Haylazlıktan hoşlanmaz, küstahlıktan nefret ederdi. Yeri gelince ince ve iğneli nükteler yapmaktan da çekinmezdi. Hadiselere çok farklı açılardan bakar, onlardan kendine has, değişik anlamlar çıkarırdı. Fikirlerini dikkate değer şekilde ve çarpıcı tezatlarla ortaya koyardı. En küçük bir vesileyle hikmetli nükteler yapmaktan da çekinmezdi.”
…
İnandığı değerlere sahip çıkmaktan, onun mücadelesini vermekten asla vazgeçmeyen bir şahsiyettir. İnancı uğruna meşakkatli süreçleri yaşamaktan kaçınmayan bir muallimdir. Ve şehir şehir, okul okul sürgün edilmekten çekinmemiş, doğru bildiği istikamette yürümüştür.
…
Onun düşüncesine karşı olanların bile itiraftan kaçınamadıkları durum, onun yetkin bir muallim olmasıydı. Şu tespit, onu şikâyet eden bir müdürden: “Öğretmenin okuttuğu dersteki vukufu, talebe ile meşguliyeti bakımından çalışkanlığı: Çok iyi, çalışkan, dikkatli.”
“Değerli ve o nispette tehlikeli bir öğretmendir. Hisleri ve fikirleri müsbet değildir. Memleketteki bütün değerleri yıkan bir zihniyetle hareket ettiğine bu yıl kani oldum. Göz önünde bulundurulmak maksadıyla Ankara’da veya başka bir yerde tavzifini rica ederim.” Bu tespit ve suçlama, aslında onun kendi alanında ne kadar yetkin, bilgili ve etkili olduğunu göstermektedir. Maalesef böylesi bir öğretmenden yararlanma yoluna gidileceğine susturulmak, uzaklaştırılmak ve bezdirilmek yoluna gidilmiştir.
…
Kimseye haksızlık veya iltimas geçmeyen ve bu anlamda gelen teklifleri de kibarca reddeden bir muallimdi. Bunun için gerektiğinde bedel de ödemesini bilirdi. Göreve başladığı ilk yılın sonunda, Galatasaray Lisesi Müdürü Behçet Bey, eline altı kişilik bir liste verir:
“Bunlar nüfuzlu ailelerin çocuklarıdır. İmtihandan geçsinler!”
Cevap açık ve nettir:
“Eğer bunlar çalışkan talebelerse elbette geçerler”
Yapılan imtihanların ardından bu talebelerin bir kısmı sınıfını geçer bir kısmı kalır. Haksız da olsa amirinin emrine aykırı hareket etmesinin cezasını çeker. Sene sonunda müdürün raporu üzerine İzmir’e sürgün edilir. Ama genç bir muallim olarak, ilk ciddi sınavının, hakkaniyetli davranmasının karşılığını böyle almış olur.
…
Çok yoğun olmasa da öğrencilerle özel ilgilenirdi. İzmir’de görev yaparken bir okul müdürü, Nurettin Topçu’nun sahip olduğu fikriyatıyla öğrencilerle ders dışında görüşmeler yapmasını sürgün için bir sebep olarak raporlamıştır. “…Talebe ile münasebetli münasebetsiz zamanlarda gizli gizli konuşmalar yapmaya kalkışmış ve idareyi haylice yormaya başlamıştır…”
Ve yeniden sürgün.
…
Daha üst makamlara geçmek, titr sahibi olmak için bir çabası olmayan dolayısıyla şahsiyetinden asla taviz vermeyen bir öğretmendir. Üniversitede görevlendirilmesi gerektiği hâlde haksızlığa uğramış, kadroya alınmamış, liselerde süründürülmüştür.
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde de görev alması engellenmiştir. Yeni açılan Erzurum Atatürk Üniversitesine ise annesine baktığı için kendisi gitmemiştir. Ama o, nerede olursa olsun görevini en iyi şekilde yapmaya azami derecede gayret etmiştir.
…
İslam dininin öğretilmesine yönelik hizmetlerinde ücret almayan, samimi ve idealist bir muallimdir. İstanbul İmam Hatip Lisesinde ücretli olarak ders verdiği yıllarda bir kuruş ücret almamıştır. Tüm ısrarlara rağmen kararından dönmemiş, zorlarlarsa dersi bırakacağını belirtmiştir: “Din adamlığı yapacak talebelere verilen dersten ücret alınmaz!”
İdeal Muallimin Özellikleri
“Siz ne iş yaparsınız?”
“Bizim vazifemiz karakter yapmaktır, şahsiyet yaratmaktır.”
Nurettin Topçu’nun kriterlerine göre muallim olmak zordur. Ama dediğimiz gibi kendisi, bilfiil uygulamış ve örnek olmuştur. O, ideal öğretmenin sıfat ve özelliklerine değinirken, hedef koyarken, uyulması gereken kuralları, kaçınılması gereken hususları sıralarken kolay bir sorumluluk yüklememektedir. Büyük fedakarlıklar, yüce ruhların yapabileceği işler istemektedir bizlerden. Bu özelliklere sahip muallimlerin kıymeti özellikle bilinmelidir. Onun, topluma, devlete ve hassaten üstatlara büyük bir mesuliyet yüklemekte, yüce hedefler koymakta olduğu aşikardır.
Aşağıda sıralayacağımız ve Nurettin Topçu tarafından doğrudan veya dolaylı olarak zikredilen özellikler, ütopik değil gerçekleştirilebilecek hakikatlerdir. Türkiye’nin Maarif Davası kitabı başta olmak üzere eserlerinde bu konulardaki hassasiyetlerini belirtmiştir. Eğitim camiamıza yararlı olması düşüncesiyle bunları sıraladığımızda bazı özelliklerin öne çıktığını görüyoruz:
• Onların yeri yüksek, vazifesi geniş, ruhî mesuliyeti pek ağırdır.
• Muallim her şeyden önce sevgi insanı olmalıdır. Sevmeyen insan hiçbir şey yapamaz. “Muallimlik sevgi işidir, ruh sevgisidir. Ruhun ulvî olan isteklerine nefsinden her şeyi feda eden sevginin, ferdi ulaştırdığı örnek insan mertebesidir.”
• Muallim aşk ve merhamet insanı olmalıdır. Muallim ve üniversite hocasında aşk olmalı ki öğrencilere de bu aşkı vermek mümkün olsun. “Kalbe yapılan ilk aşı merhamet aşısıdır. Sonra hemcinsini sevmek ve aldatmamak, ihmal etmemek aşıları yapılır, cemaat (toplum) sevgisi verilir. Böylece aşkın terbiyesinden sonra ferdin şahsiyeti işlenir. Her hareketinde kendinin olma, kendi kendine bağlı kalma aşıları verilir. Arkasından mesuliyet duygusu gelir ve fert bu köprü vasıtasıyla hareketlerin alemine aktarılır.” “Her şeyden evvel bir nesle onu hakikate aşina kılacak aşkı aşılamak lazım.”
• Ruhumuzun sanatkârı, hayatımızın nazımı muallimdir. “Ruh dünyamızın hem duygu hem bilgi hem de irade bölgelerinde tedavisini ve aşıların yapmaya mecburdur.” “Muallim, ruhlar sanatkârıdır. Hiç işlenmemiş ruhlar üzerinde onun lüzumunu daha aşikâr bir şekilde görüyoruz.” O, ruhumuzdaki fetihlerin kahramanıdır.
• Muallim iyi yetişmiş olmalıdır. Hatta Avrupa’nın büyük üniversitelerinde dersler almalıdır. Görev alacak öğretmenlerin yeterliliğini tespit için lisans sonrası imtihan gereklidir.
• Gönül insanı olmalıdır. “İnsanı gönül aleminde aramasını bilmedikten sonra emekleri, Diyojen’in elindeki feneri söndüremeyecek kadar değersiz ve beyhudedir.”
• Bir ahlak abidesi ve baba gibi şefkatli olmalıdır. “Hoca talebesine karşı bir baba gibi merhametli olmalı zulüm yapmamalıdır. Mektep gençleri iyi ahlak sahibi yapacak bir kurumdur.
• Talebesine bir arkadaş olduğunu bilmelidir. “Muallim talebeye, onların ruhuna bir arkadaş olduğunu bilir ve bu........
© İnsaniyet
