ARAYIŞ
Evleneli altı ay olmuştu. Eşinin gülümseyen yüzü ve “Hoş geldin!” diyen sesi rahatlatmıştı onu. Sevim, üniversiteden arkadaşıydı Ersin’in. Birlikte bilgisayar mühendisliği bölümünü bitirmişlerdi. Sevim evden talebe göre yazılım yapmayı tercih etmişti. Ersin’se uluslararası bir şirketin Türkiye ofisinde yazılımcı olarak çalışmaya başlamıştı. Bir gün akşam olmuş, günün koşturmacasının esaretinden kurtulmuştu bir parça Ersin. Evine adımını atınca üzerinden ağır bir yük kalktığını hissetti.
Ceketini çıkarmış, asmıştı. Gün boyunca koşturma, bir sürü şirketle ve kurumla iletişim, yeni hazırladıkları yazılım programını tanıtıcı çalışmaları bedensel olarak yorsa da ortaya çıkan bir ürünün satışını müjdelediği için bu durum, onu pek etkilemiyordu. Bu çalışma sürecinde Ersin’i etkileyen, insanların ilişkilerde izlediği yüzsüzlük ile şirketin yazılımları satmak için izlediği acımasız yoldu. Ya çevresindekiler gibi yüzsüz olup kişiliğini ayaklar altına alacaktı ya da bu yüzsüzlüklere prim vermeyip eminlik sıfatını her ne pahasına olursa olsun koruyacaktı. Bu, insanlık tarihi boyunca karşılaşılan bir durumdu. Yüzsüzlüğe karşı onurlu duruş, bir numaralı ilaçtı.
Küresel şirketin kendilerinin bin bir emekle ortaya koyduğu yazılımları satmak için izlediği acımasız yola ses çıkarmaması mümkün müydü? Elbette değildi. İşte Ersin’in bugünkü gerginliği ve yorgunluğu biraz da bundan kaynaklanıyordu. O, eşiyle bu hususu istişare etti ve küresel şirketlerin arka yüzünü gözler önüne sermek için sakin ama dikkatli bir yol izlemeleri gerektiği kanaati hasıl oldu her ikisinde.
Ersin çarkın içine hiçbir şekilde dâhil olmamak için yaptığı işlerde özellikle kolayca görülemeyecek açıklar bırakıyordu. Bu açıklar şirketin çirkef yüzünü ortaya çıkarmaya matuftu. Hazırladığı yazılımlarla insanları daha az tüketmeye ve israftan uzak bir hayat sürmeye yönlendirmeye çalışırken çalıştığı şirketin politikası hep, daha çok nedenle tüketmeye ve insanı ruhsuzlaştırmaya yönelikti.
İşte bugün şirketin Avrupa temsilcisi Bedbay Hotef telefon etmiş, hazırladığı yazılıma yönelik birkaç soru sormuştu. O da kendisine yöneltilen soruları renk vermeden Bedbay’ın anlayacağı şekilde cevaplamıştı. Bedbay,
“Yazılım denemelerinde neden istediğimiz sonucu alamıyoruz?” diye sorunca Ersin, yazılımı bilinçli şekilde kurgulamamış gibi,
“Ben de anlamıyorum: Neden insanlar bizim amacımız doğrultusunda hareket etmiyor?” diye cevaplamıştı. Bedbay bu durumu yönetim kuruluna anlatmakta zorlandığını belirtince Ersin,
“Üzerinde biraz daha çalışayım, belki hatanın neden kaynaklandığını anlayıp onu düzeltebilirim” demişti. Bunun üzerine Bedbay,
“Sana bir ay süre, bu süre içerisinde hatayı........
© İnsaniyet
