Bir Hakikat Âşığı: Cemil Meriç
Fransızların hâkimiyetindeki Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 1917 yılında dünyaya gelen, yirminci asır Türk düşünce ve edebiyat hayatının en önemli kılıçlarından biri olan Cemil Meriç, çocukken hem sokakta hem de okulda yalnız ve yabancıdır.
İlk ve ortaokulu Reyhanlı Rüştiyesi’nde tamamlayan Cemil Meriç; çocukluğunu yaşayamaz, içine ve kitaplara kapanır. Sonradan adı Fransız Lisesi olan Antakya Sultanisi’nde okuyan Cemil Meriç için kitaplar, onun dünyaya kapalı olan ruh dünyasının pencereleri; acımasız dış dünyaya karşı savunma araçları ise, okul başarılarıdır. Bu yıllar, Türkçülüğü savunur.
Lise son sınıfta okuduğu felsefe dersleri Cemil Meriç’in dünyaya bakışını değiştirir. Arkadaşları arasında lakabı, filozoftur. Yine yalnız, yine eziktir. Kısa bir dönem öğretmenlik ve nahiye müdürlüğü yapar. “Mimli bir komünist”tir artık. 2 ay hapis yatıp beraat eden Cemil Meriç, bu yıllarını “Gençliğim, Allahsız bir çölde akıp giden başıboş bir ırmaktır. Âdeta oradan ayrıldıktan sonra yaşamaya başladım.” şeklinde ifade eder.
1939’da Hatay’ın anavatana katılmasıyla İstanbul’a gidip Felsefe Bölümü’nde bir süre tahsil gören Cemil Meriç, daha çok kütüphanelere gider ve okulu bitiremez. Daha sonra Fransız Filolojisi’ni bitirir. Kitaplar, Cemil Meriç için tek sığınak ve en büyük dosttur: “Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplar.”
Küçük yaşlardan beri ileri derecede miyop olan ve kalın gözlükler takan Cemil Meriç’in en büyük trajedisi ise 37 yaşında okuya okuya gözlerini tamamen kaybetmesidir. Hayatının en büyük anlamı, okumak ve düşünmek olan Cemil Meriç için, kör olmak korkunç bir yıkım ve buhrana sebep olmuştur. Kendi kültür ve medeniyetinden uzak bir hayatın maneviyatsızlık girdabında depresyona girip felç geçirir hatta intihara teşebbüs eder.
“Bugün bütün nass’ların peçesini sıyırmış, bütün hakikatleri tenkit süzgecinden geçirmiş, hakikatten başka yaşayış sebebi kalmamış bir insanım.” dediği yıllarda bir Konya yolculuğu Cemil Meriç’e başka bir dünyanın varlığını duyurur. O, artık hakikati dışarıda değil, “Bu Ülke”de bulan soylu bir “hakikat arayıcısı”dır. Üstad Necip Fazıl’ın veciz ifadesiyle “Allah’ın iç gözü daha iyi görsün diye dış gözünü kapattığı, sahici münevver”dir o. Okuma ve yazmalarına kızı Ümit Meriç ve öğrencileri yardımcı olur.
“Tanzimat’tan bu yana Türk aydınının alın yazısı, iki kelimede düğümleniyordu: Aldanmak ve........© İnsaniyet
