Yaniv Korman Yahudi tarihi biz İsraillileri, Gazze'deki acılara karşı körleştiriyor
İsrailli lise öğretmenim her Holokost Anma Günü'nde "6 milyon Yahudi'nin öldürülmesinden ne ders çıkarmalıyız?” diye sorardı. Yanıt bir ayin gibi gelirdi: "Hatırla ve asla unutma" ve ardından tanıdık nakarat:
Bunun bir daha olmasına asla izin vermemeliyiz. Bu yüzden bizi savunacak güçlü bir orduya ihtiyacımız var.
Holokost sonrası Yahudi kimliği, hayatta kalmanın kendisinin bir direniş biçimi haline geldiği binlerce yıllık zulümle şekillendi. Neredeyse her bayram, hikayeyi yeniden anlatıyor: Yabancıydık, bize zulmettiler, direndik.
Yine de, büyükannemle büyükbabamın hayatta kalmasını ve acılarının nasıl cebir yoluyla güç anlatısına dönüştürüldüğünü o sınıfta düşünmeden edemezdim. Holokost'un en büyük dersi Yahudilerin kendilerini silahlandırmaları gerektiği miydi, yoksa biz insanlar olarak savunmasızları korumalı ve gözlerini kaçırmanın rahatlığına direnmeli miydik? Holokost sadece aşırılık yanlıları Yahudileri öldürmek istediği için gerçekleşmedi. Gerçekleşebildi çünkü sıradan insanlar, komşular ortadan kaybolduğunda seçici körlüğü tercih etti, kendi savaş zamanı zorluklarına odaklandı ve işlerin göründüğü kadar korkunç olmadığında ısrar etti.
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
7 Ekim saldırıları sonrasında İsrail'e gerçekleştirdiğim ilk ziyaretimde, bir arkadaşım Londra'daki antisemitizmden korkup korkmadığımı sordu. "Pek sayılmaz" diye yanıt verdim. Gösterilerde ellerinde afişler tutan aileler, kefiyeli öğrenciler ve Filistin bayraklı yaşlı kadınlar görmüştüm. Onlarla ilgili hiçbir şey bana tehdit gibi gelmiyordu. Bazen biraz gergin........
© Independent Türkçe
