menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

19 Mart operasyonları kimi hedefledi?

15 9
28.03.2025

19 Mart Çarşamba sabahına, siyaseti iktidarı ve muhalefeti ile yeniden dizayn etme gücü taşıyan bir operasyonla uyandık. Adını çekinmeden doğru koymak gerekirse tanık olduğumuz, hukuk marifeti ile siyasete doğrultu verme etkisine sahip tipik bir sivil darbe aslında.

Seçilmiş yerel iradelere dönük operasyonel yönelimler, hak gaspları ve kayyım atamalarının eşlik ettiği uygulamaların birer darbe olduğunu artık tüm Türkiye’nin teslim etmesi gerekecek. Son 9 yıl içinde DEM Parti ve geleneğinden gelen partilerin kazandığı ortalama 164 belediyeye atanan kayyımda birer yerel iradeye darbe idi, İstanbul’da 19 Mart’ta yaşanan da.

Şimdiye kadar yaşanan askeri darbelerin her biri bu ülkeyi nasıl on yıl geriye çekti, demokratik zeminleri zedeledi ise bu darbeler silsilesi de ülkeyi alabildiğine geriye çekti ve demokrasi zeminini derinlemesine şüphesiz zedeledi.

Her darbe, darbenin hedefi olan güç odağını dizayn etme, sınırlama, kontrol etme hatta ve genel olarak siyasete yön verme gayesi güder. Bu gaye, hedeflenen gücün niteliğine göre yerel ya da ülke çapında karşılık bulur.

Peki,19 Mart operasyonları ile kim, neyi dizayn etmeyi hedefliyor?

19 Mart operasyonları için pek çok kesimin ortaklaştığı ilk ana tema “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sonraki seçimde olası rakibini elindeki gücü kullanarak diskalifiye etme hamlesi” oldu. Hakim görüş bu operasyonların CHP’yi dizayn etmeyi hedeflediği yönünde olsa da, Ekrem İmamoğlu’nu Saraya hazırlama hamlesi olarak okuyan geniş bir kesim de mevcut.

Seçim endeksli okumayanlar içinde ise bu operasyonların, Türkiye’nin “rekabetçi otoriter rejim” den “Tam otoriter rejime geçiş” hamleleri olabileceği tezleri yükselmeye başladı. Bu teze göre Türkiye otoriterleşme konusunda yeni bir kavşaktaydı, bu operasyonlar o kavşağın geçilmesi için düzenlenmişti!

Yabana atılmayacak bir tez olduğunu kabul etmek gerekir. Türkiye çok uzun zamandır adım adım otoriterleşme yolunda ilerliyor. 2015 yılında, çözüm süreci bozulduğundan bu yana yaşananlar bu konudaki istikrarlı ilerleyişin örnekleri ile dolu. 2016 darbe girişimi sonrası yaşananlar, KHK marifetleriyle düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüklerinde yaşanan dramatik gerilemeler, özgürlük – güvenlik dengesindeki derin bozulma, ağırlıklı Kürtleri hedefleyen kitlesel göz altıların olağanlaşması, HDP/DEM Partili belediyelere dönük üçüncü dönemi bulan kayyım atamaları, yerelin kayyımlar yolu ile dizaynında yaşanan ilerlemeler vs. bu örneklerin sadece bir kaçı.........

© İlke TV