Üretken nüfus, bağımlı nüfusa bakamazsa!..
Özellikle son birkaç yıldır, Türkiye’nin geleceği açısından kaygı verici bir sorun gündemde. Gerçi ülkenin geleceğiyle ilgili kaygıyı bir köşeye koyun, korkutan onlarca sorun varken, gelecekteki sorunlar o kadar da can alıcı olamıyor, ancak sözünü edeceğim mesele de oldukça ciddi! Türkiye de artık pek çok Avrupa ülkesi gibi demografik açıdan bir dönüşüm içinde… Kişi başına düşen gelirin artması, yükselen eğitim seviyesi, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, kentleşme gibi etmenlerin bir sonucu olarak nüfus artışının azalması eğilimi artık bariz olarak Türkiye’de de gözlemleniyor. Tabii her ülkeye özgü sosyokültürel ve sosyoekonomik etmenlerin de etkisi söz konusu; hayat pahalılığı, sosyal devletin çöküşü, hayata ilişkin bireysel beklentilerin artması gibi…
Dengeli bir nüfus bileşimi risk altında
Önce rakamlara bir göz atmakta fayda var. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üçer aylık dönemler için ilk kez üretilen dönemlik nüfus istatistiklerini yayımladı. Verilere göre, Türkiye nüfusu bu yılın ilk yarısı itibarıyla 85 milyon 824 bin 854 kişiye ulaştı. Bir önceki çeyreğe göre 90 bin 456 kişi artan toplam nüfus, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise 243 bin 588 kişi artış gösterdi. Ancak, bu rakamlar aldatmasın; nüfus artmasına artıyor ama dengeli bir nüfus bileşimini koruyacak oranda değil.
Nüfusun yapısına bakıldığında, cinsiyet açısından hemen hiçbir sorun yok denebilir. Cinsiyete göre toplam nüfus incelendiğinde, erkek nüfusunun kadın nüfusundan birazcık daha fazla olduğu görülüyor. Erkek nüfus 42 milyon 923 bin 584 kişi, yani toplam nüfusun yüzde 50.01’ini oluşturuyor. Kadın nüfusu ise 42 milyon 901 bin 270 kişi ve toplam nüfusun yüzde 49.99’una denk geliyor. Ancak işgücüne katılım ve eğitim düzeyi dikkate alındığında, çok ciddi bir eşitsizliğin olduğunu da belirtmek gerek ki, bu da üretken nüfusun bağımlı nüfusa oranı açısından önemli bir mesele olarak önümüzde duruyor. Kadınların üretime katılma düzeyindeki düşük oran, bu tip demografik kırılmalarda, üretken nüfusun bağımlı nüfusa oranında kırılganlığı artırıyor.
2021 yılından bu yana genç nüfus azalıyor
Ancak asıl mesele başka… 15 ila 24 yaş arasında kabul edilen genç nüfus, haziran ayı itibarıyla toplam 12 milyon 721 bin 3 kişi olarak açıklandı. Genç nüfus 2024 yıl sonuna göre 42 bin 156 kişi düştü, bir yıl önce aynı döneme göre ise 110 bin 77 kişi azaldı. Son 10 yıl incelendiğinde, genç nüfusun 178 bin 664 kişi azaldığı dikkat çekiyor. Ve bu öyle rastlantısal ya da geçici bir eğilim değil. 2021 yılından bu yana genç nüfus her yıl düşüyor. TÜİK’e göre, dört buçuk yıl içerisinde genç nüfustaki düşüş yılda 250 bin 286 kişi!..
Bunun kadar olumsuz, hatta daha olumsuz bir veriye gelelim… 2025 Haziran ayı itibarıyla 0-4 yaş aralığındaki çocuk nüfusu 4 milyon 945 bin 831… 2024 yıl sonuna göre 136 bin 555 kişi azalan çocuk nüfusu, bir yıl önce aynı döneme göre 277 bin 384 kişi düşüş göstermiş. 0-4 yaş grubundaki çocuk nüfusu 2018’den bu yana azalmaya devam ediyor. 2018 yılında toplamda 6 milyon 484 bin 986 kişi olan çocuk nüfusu, yedi yıldan bu yana 1 milyon 539 bin 155 kişi düşüş kaydetmiş.
2050’li yıllardan sonra nüfus azalmaya........© İlke TV
